Atasozu.org

"atasözü ve anlamı" ile ilgili atasözü sonuçları

On beşindeki kız, ya erde gerek ya yerde.

Kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak çok üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın […]

Olursan kazık olma, tokmak ol.

İlişkilerinde ezilen değil ezen olmayı yeğle. İngilizce: If you do, don’t get ripped off, be a snitin.

Olsayı bulsaya vermişler hiç doğmuş.

Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diye dilemekle istediğimiz sonuca varamayız. Elde etmek istediğimiz sonucu dilekle değil, çalışmakla […]

Olsa ile bulsayı ekmişler, yel ile yuf bitmiş.

Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diye dilemekle istediğimiz sonuca varamayız. Elde etmek istediğimiz sonucu dilekle değil, çalışmakla […]

Olsa ile bulsayı ekmişler, hiç bitmiş.

İnsan başarılı sonuca boş söz ve hayalle değil, çalışarak ulaşır ancak. Bu sebeple “bu iş böyle, şu iş şöyle olsa, […]

Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.

Hiçbir şey için olmaz deme. Dünyada olmayacak şey yoktur. İngilizce: Don’t say no, no way.

Olgaç oğlak bokundan belli olur.

Çocuğun gelişmişliği genel tutumundan, işin gelişmişliği vermekte olduğu üründen anlaşılır. İngilizce: The olgach is worse than capricorn.

Oldu olacak, kırıldı nacak! Seri gelmiş başa gelecek.

Başa gelen musibetlerin fazlalığı vurgulanmaktadır. İngilizce: It’s going to happen, it’s going to be broken! The series will come to […]

Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.

Zengin giyinir, kuşanır, istediği gibi yaşar. Fakir ise yoksulluğun acısını çeker. Zengin, varlıklı kişi dilediği gibi yaşar; istediği gibi yer, […]

Olacakla öleceğe çare bulunmaz.

Ölüm gibi kaderde olan şeyler önlenemez. İnsanın kaderinde ne varsa o olur, bunu değiştirmek mümkün değildir. Dünyada olup biten her […]

Okumayı sevmeyene dokuz hoca az.

İngilizce: Nine teachers are few who don’t like to read.

Okka her yerde dört yüz dirhem.

Nereye gitsen okka dört yüz dirhem. İngilizce: Okka, four hundred dirhams everywhere.

Oğluna kız arayacağına, kızına yer ara.

Önemli olan kızına iyi bir yuva kurmaktır. İngilizce: Look for a place for your daughter, not to call your son […]

Oğlumun hasta oluşuna yanmam, huyunun değiştiğine yanarım!

Önem vermemde, öncelik değişebilir anlamında İngilizce: I don’t get sick, I get sick, I get sick!

Oğlumu ben doğurdum amma gönlünü ben doğurmadım.

Evladı ben doğurdum amma… İngilizce: I gave birth to my son, but I didn’t give birth to him.

Oğlanınki oğul balı, kızınki bahçe gülü.

Torun, oğlandan olursa oğul balı, kızdan olursa bahçe gülü diye sevilir. İngilizce: The boy’s is son’s honey, the girl’s is […]

Oğlan yetir, kız yetir; yine şeleği sen götür.

Oğlan doğur, kız doğur… İngilizce: The boy eats, the girl eats; You take the sherch again.

Oğlan yer oyuna gider, çoban yer koyuna gider.

İngilizce: The boy eats, goes to the game, the shepherd goes to the bay.

Oğlan olsun deli olsun, ekmek olsun kuru olsun.

Birçok kimse, evlat olarak, deli de olsa oğlan, geçim için de katıksız da olsa ekmek ister. İngilizce: Whether it’s a […]

Oğlan doğurdum, oydu beni; kız doğurdum, soydu beni.

Erkek çocuklar, yaramazlıklarıyla, haylazlıklarıyla, ana-babayı üzerler. Kız çocuklar ise giyime, süse düşkün olduklarından ana-babalarından sürekli para çekerler. İngilizce: I gave […]