Uzun yılların gözlemi göstermiştir ki şubat sonunda ve martın onunda hava çok fırtınalı ve soğuk olur. İngilizce: Fear the end […]
Kişinin kazandığı ün, her zaman hoşa giden bir durum sağlamaz. Kendisini sıkan, rahatsız eden durumlara da yol açar: Ünlü bir […]
Kimi önemli olaylar meydana gelmeden, bir gürültü kopmadan önce bazı belirtileri görülür. Meydana gelmemiş bir olayın yankısı olmaz. Bir tepki, […]
Değerli nesneye bir yönüyle benzeyen şey, onun yerini tutmaz. Örneğin nalça da maden para gibi şık şık diye ses çıkarır, […]
İngilizce: He sucks hay with the devil, takes the handle.
Kurnaz, düzenbaz kimse ile ortak olmayın. Karı kendisine mal eder; zararı size yükler. İngilizce: He takes the hay that plantes […]
Kurnaz ve hileci kimse ile ortaklık eden kişi, hilenin kurbanı olur. Kötü, alçak, düzenbaz, kurnaz biri ile ortak bir işe […]
İngilizce: If it works for the devil, he’ll talk about the Koran.
Kötü arkadaş, kişiyi yoldan çıkarıp ölüme kadar sürükleyebilir. Ama ölümün eşiğinde onu kaderiyle baş başa bırakır. Kimi insanlar vardır ki, […]
Uykuda kendisini şeytan azdıran kişinin gusül yapması gerekir. Ama şeytan, işini bitirip kaybolduğundan gusül suyunu ısıtmak zahmeti o kişiye düşer. […]
Bir kişiye inananlar, onu olduğundan çok üstün görürler. Onda olağanüstü değerler bulunduğuna herkesi inandırmak isterler. İngilizce: The sheik doesn’t fly, […]
Yasa ne buyuruyorsa ona boyun eğilir. Şeriat, Kur`an`daki ayetlerden, Hz. Peygamber`in sözlerinden çıkarılan dinî temellere dayanan Müslümanlık kanunları, yani İslâm […]
Kötü gitmekte olan bir işin kötülüğüne boyun eğmemek, zaman kazanıp onu iyileştirmeye çalışmak gerekir. İyi olduğu belli olan işi de […]
İngilizce: The bewildered duck dives backwards.
Ne yaptığını bilmeyen kişi, işi tersinden yürütmeye kalkar. İngilizce: The confused duck leaves his head, dives out of his ass.
Misafiri ağırlamak ev sahibine düşer. Ama şaşkın misafir bunun tersini yapar. Başkasının görev ve yetkilerini üzerine alan böyle ahmaklar başka […]
Sonradan azan kişi, eskiden beri yolunu şaşırmış kimseden daha azgın olur. İngilizce: Spoiling vinegar from the wine is sharp.
İngilizce: The one with the hat tight, my head thinks it’s big.
Görünüşte birbirine benzeyen öyle şeyler vardır ki nitelikleri birbirinden çok ayrıdır. Dış görünüşleri bakımından kimi nesne ve varlıklar birbirlerinin aynı […]
Şaka sürüp gittikçe tatsızlaşır, kırıcı olur, dostluğu bozar. El veya dil ile yapılan şakadan, eninde sonunda hoş olmayan bir durum […]