Zenginin azgını, kürk giyer yaz günü.
Para, kimi kişileri gösterişe ve budalaca savurganlığa sürükler. İngilizce: The rich man wears fur on a summer’s day.
Para, kimi kişileri gösterişe ve budalaca savurganlığa sürükler. İngilizce: The rich man wears fur on a summer’s day.
İngilizce: The shame of the rich, the disease of the fukara does not occur.
Fakirle evliliğin, ev idaresi açısından kadın yönünden olumlu yönü de olabileceğin vurgu yapılmaktadır. İngilizce: Instead of getting rich and turning […]
Fakirle evliliğin, ev idaresi açısından kadın yönünden olumlu yönü de olabileceğine vurgu yapılmaktadır. İngilizce: Instead of getting rich and turning […]
İngilizce: Touch the rich, don’t squeal.
İngilizce: A spark for the rich, a pimple for the good.
İngilizce: He cooks his rich halva of honey, and he can’t find molasses for a squeaky derman.
İngilizce: The rich cross the mountains, amaze the road that doesn’t exist.
İngilizce: A rich man is a self-sufficient man.
İngilizce: The kindness of zemherin, the friendship of the Ottomans is not reached.
Kişi yaşlanır, vücudu güçten düşer. Ama gönlü taze kalır; sevgisi taşkınlığını yitirmez. İngilizce: Body husband, heartless husband.
İngilizce: If you shoot it, it hurts, and if you feed it, it’s full.
Bir çatışmada üstünlük sağlamak için olanca gücünü kullanmak, övülecek bir şeydir. Yenilme tehlikesi belirince, telefat vermemek için uzaklaşmak da beğenilecek […]
Eylemde bulunan, buyruk kuludur. Asıl sorumluluğu onu eyleme geçiren yüklenmiştir. İngilizce: The one who hits or the one who says […]
Tanrı, geniş bir yaşama ya da yetenek kısmet etmemişse kulun elinden ne gelir? Her şey Yüce Allah`ın takdiri iledir. Kimine […]
Verirsen veresiye, batarsın karasuya. Veresiye bir şey verme. Çünkü alanların borçlarını ödememeleri yüzünden batabilirsin. İngilizce: The giving goods go to […]
Veresiye bir şey verme. Çünkü alanların borçlarını ödememeleri yüzünden batabilirsin. Parasını daha sonra olmak şartıyla kimseye mal verme. Yoksa zararlı […]
Yaptığınız iş, amacın gerçekleşmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır: Bir yardımda mı bulunacaksınız? Gerektiği ölçüde yapınız ki işe yarasın. Biriyle dövüşüyor musunuz? […]
Sizden ödünç veya borç istendiğinde (eşya, para) verdiğiniz şey size zamanında ödenmezse, ya da yıpratılarak geri iade edilirse canınız oldukça […]
Veresiye alışveriş eden, iki kez sarsılır: Aldığı zaman, bir süre sonra para ödemenin, üzüntüsünü çeker. Ödeme zamanı gelince de karşılıksız […]