Lokma karın doyurmaz, şefkat artırır.
Bir kimseye ziyafet çekmek, ya da armağan vermek, onun karnını doyurduğu, bir gereksemesini karşıladığı için değil, aradaki sevgiyi artırdığı için […]
Bir kimseye ziyafet çekmek, ya da armağan vermek, onun karnını doyurduğu, bir gereksemesini karşıladığı için değil, aradaki sevgiyi artırdığı için […]
Çiğnemeden yutulmaz. Her iş bir emekle yapılır. Emek, çaba ve diğer yardımcı güçleri sarf etmeden bir şey elde edilemez. Alın […]
Lodos rüzgarı yağmur getirir. Güneyden veya güney batıdan esen rüzgâr, ardından çoğunlukla yağış getirir. İngilizce: Lodos will have tears in […]
İngilizce: Language is the interpreter of the heart.
İngilizce: Salt doesn’t profit from tasteless soup.
Aylak, işsiz-güçsüz, bir iş yapmak istemeyen kişi zamanını boş ve anlamsız konuşmalarla geçirir. Çene çalmaktan başka bir işe yaramayan bu […]
Aylak kişi bütün zamanını gevezelikle, çene çalmakla geçirir. Aylak, işsiz-güçsüz, bir iş yapmak istemeyen kişi zamanını boş ve anlamsız konuşmalarla […]
Sürekli olarak bir iş üzerinde durmayan, maymun iştahlı olan kişiye kimse güvenmez. İngilizce: Do you count the stork from the […]
İngilizce: You don’t have to pay the treasure, the money doesn’t go away.
Şaka, kırıcı olmamalı; ince, hoşa gider olmalıdır. Şaka yaparken bile kaba, kırıcı olmamak, incelikten ayrılmamak gerektir. İngilizce: We need latife.
Lafla peynir gemisi yürümez. Şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılamaz. İngilizce: A cheese ship doesn’t work with […]
İngilizce: He opens the lagged, he escapes from the parliament who doesn’t know.
Söz söylemek, işleri başarmaya yetseydi en iri sözler söylenerek en büyük işler başarılırdı. İngilizce: If the rice is cooked, it’s […]
Söz söylemek, işleri başarmaya yetseydi en iri sözler söylenerek en büyük işler başarılırdı. İngilizce: If the rice is cooked, the […]
Yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez. Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak […]
İngilizce: The word is a little uzu, the shepherd-giving girl, or the sheep herds or the lamb.
Ağızdan çıkan bir söz, artık gizli kalamaz. Herkes onu duyar. Ağızdan söz bir kez çıktı mı artık onu gizlemek mümkün […]
Bir kimse ile konuşma uzatılırsa, sözden söze geçile geçile, başta konuşulması düşünülmeyen konulara değin girilir. Söz uzadıkça karşıdakine, sigara kutusunu […]
İngilizce: You can’t get enough of words.
İnsanlar savurganlık yapmamalıdırlar. Parasını gereksiz yere harcayan, gerektiğinde para ve mal bulamaz. Zorluk içinde kalır. Savurganlık, kişiyi yoksulluğa düşürür. Gerekmediği […]