Atasozu.org

"atasozu" ile ilgili atasözü sonuçları

Zenginin azgını, kürk giyer yaz günü.

Para, kimi kişileri gösterişe ve budalaca savurganlığa sürükler. İngilizce: The rich man wears fur on a summer’s day.

Zenginin ayıbı, fukaranın hastalığı meydana çıkmaz.

İngilizce: The shame of the rich, the disease of the fukara does not occur.

Zengine varıp da pabuç çevireceğine, fakire var da dömen çevir!

Fakirle evliliğin, ev idaresi açısından kadın yönünden olumlu yönü de olabileceğin vurgu yapılmaktadır. İngilizce: Instead of getting rich and turning […]

Zengine varıp da pabuç çevireceğine, fakire var da dümen çevir!

Fakirle evliliğin, ev idaresi açısından kadın yönünden olumlu yönü de olabileceğine vurgu yapılmaktadır. İngilizce: Instead of getting rich and turning […]

Zengine dokun geç, züğürtten sakın geç.

İngilizce: Touch the rich, don’t squeal.

Zengine bir kıvılcım, güzele bir sivilce yetermiş.

İngilizce: A spark for the rich, a pimple for the good.

Zengin helvasını baldan pişirir, züğürt derman için pekmez bulamaz.

İngilizce: He cooks his rich halva of honey, and he can’t find molasses for a squeaky derman.

Zengin dağlar aşar, olmayan yolda şaşar.

İngilizce: The rich cross the mountains, amaze the road that doesn’t exist.

Zengin adam, elindeki kendine yeten adamdır.

İngilizce: A rich man is a self-sufficient man.

Zemherinin hoşluğuna, Osmanlı’nın dostluğuna erilmez.

İngilizce: The kindness of zemherin, the friendship of the Ottomans is not reached.

Vücut kocar, gönül kocamaz.

Kişi yaşlanır, vücudu güçten düşer. Ama gönlü taze kalır; sevgisi taşkınlığını yitirmez. İngilizce: Body husband, heartless husband.

Vurursan acıt, yedirirsen doyur.

İngilizce: If you shoot it, it hurts, and if you feed it, it’s full.

Vurmak da yiğitlik, kaçmak da.

Bir çatışmada üstünlük sağlamak için olanca gücünü kullanmak, övülecek bir şeydir. Yenilme tehlikesi belirince, telefat vermemek için uzaklaşmak da beğenilecek […]

Vuran mı yiğit, vur diyen mi? – Vur diyen.

Eylemde bulunan, buyruk kuludur. Asıl sorumluluğu onu eyleme geçiren yüklenmiştir. İngilizce: The one who hits or the one who says […]

Vermeyince Mabut, ne yapsın Mahmut?

Tanrı, geniş bir yaşama ya da yetenek kısmet etmemişse kulun elinden ne gelir? Her şey Yüce Allah`ın takdiri iledir. Kimine […]

Verme malını veresiye, akar gider karasuya.

Verirsen veresiye, batarsın karasuya. Veresiye bir şey verme. Çünkü alanların borçlarını ödememeleri yüzünden batabilirsin. İngilizce: The giving goods go to […]

Verirsen veresiye, batarsın karasuya.

Veresiye bir şey verme. Çünkü alanların borçlarını ödememeleri yüzünden batabilirsin. Parasını daha sonra olmak şartıyla kimseye mal verme. Yoksa zararlı […]

Verirsen doyur, vurursan duyur.

Yaptığınız iş, amacın gerçekleşmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır: Bir yardımda mı bulunacaksınız? Gerektiği ölçüde yapınız ki işe yarasın. Biriyle dövüşüyor musunuz? […]

Verip pişman olmaktansa, vermeyip düşman olmak yeğdir.

Sizden ödünç veya borç istendiğinde (eşya, para) verdiğiniz şey size zamanında ödenmezse, ya da yıpratılarak geri iade edilirse canınız oldukça […]

Veresiye şarap içen, iki kez sarhoş olur.

Veresiye alışveriş eden, iki kez sarsılır: Aldığı zaman, bir süre sonra para ödemenin, üzüntüsünü çeker. Ödeme zamanı gelince de karşılıksız […]