Verirsen veresiye, batarsın karasuya.
Veresiye bir şey verme. Çünkü alanların borçlarını ödememeleri yüzünden batabilirsin. Parasını daha sonra olmak şartıyla kimseye mal verme. Yoksa zararlı […]
Veresiye bir şey verme. Çünkü alanların borçlarını ödememeleri yüzünden batabilirsin. Parasını daha sonra olmak şartıyla kimseye mal verme. Yoksa zararlı […]
Yaptığınız iş, amacın gerçekleşmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır: Bir yardımda mı bulunacaksınız? Gerektiği ölçüde yapınız ki işe yarasın. Biriyle dövüşüyor musunuz? […]
Sizden ödünç veya borç istendiğinde (eşya, para) verdiğiniz şey size zamanında ödenmezse, ya da yıpratılarak geri iade edilirse canınız oldukça […]
Veresiye alışveriş eden, iki kez sarsılır: Aldığı zaman, bir süre sonra para ödemenin, üzüntüsünü çeker. Ödeme zamanı gelince de karşılıksız […]
Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimsenin iyiliklerine engel olmayı, kendisine kötülük yapmayı kimse istemez. İngilizce: No one cuts the giving […]
Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir. Cimri olmayan, ona buna yardım elini uzatan, eli açık olan, iyilik […]
İngilizce: The giving hand is superior to the field hand.
İki gencin evlenmesini kolaylaştırınız. Tanrı rızklarını verir. İngilizce: Give it to you, mevla, to feed your livelihood.
Elinde ne varsa şuna buna dağıtan kişi, bir süre sonra bunları başkalarından istemek zorunda kalır. İngilizce: Give me the handle […]
Üzülecek bir durum ortaya çıkarsa ne yapılacağını şimdiden kararlaştırmaktan kimi kişiler ürkerler, kaçınırlar. Üzülecek durumu düşünmek istemezler. Oysa böyle şeyleri […]
Hünerli kişinin toplum içinde her zaman iyi bir yeri vardır. Hünersiz kişi de nereye gitse işe yaramadığına, niçin bir iş […]
İngilizce: If you have a skill, you’re everywhere.
İngilizce: If you have a wife, your head is comfortable, or your wife is hard to do.
Zengin olana, herkes kul kurban olur, hizmet eder. Yoksula, kimse yüz vermez. Dahası, bunların adı deliye çıkar. İngilizce: If you […]
Güvenme varlığa, düşersin darlığa. İngilizce: The entity cannot be trusted.
Siz başkasına ne kadar yakınlık gösterir, ne kadar değer verirseniz, o da size bu ölçüde yakınlık gösterir, değer verir. İngilizce: […]
Kendisinden bir şey istenen kimse, elinde ne varsa onu verir. Bunun, az olmasından ya da düşük nitelikte bulunmasından utanç duymamalıdır. […]
Kişi, çevresindekilerle geçinebilmek için bir dereceye kadar onlara uymak zorundadır. Zaman sana uymazsa sen zamana uy. İngilizce: If you’re blind, […]
Varlıklı kişinin eşi, dostu çok olur. Züğürtleşenin yanına kimse uğramaz. İngilizce: There was my bond, my brothers would come; My […]
İngilizce: Vardan doesn’t know anything.