Zora dağlar dayanmaz.
Zor kullanan kişilere, çok güçlü sanılan kimseler bile boyun eğer. Gücü, kuvveti elinde bulunduran ve zor kullanan kimseler pek çok […]
Zor kullanan kişilere, çok güçlü sanılan kimseler bile boyun eğer. Gücü, kuvveti elinde bulunduran ve zor kullanan kimseler pek çok […]
İngilizce: The mountains don’t withstand zora, the roads don’t.
Bir kişi, kurala uygun olarak yürümekte olan işi, istediği yola çevirmek için zor kullanırsa, artık kural söz konusu olamaz. Güçlü […]
Zorbalığın hüküm sürdüğü yerde din, yasa buyrukları yürümez. Zorbaların, zalimlerin bulundukları yerde baskı, zulüm ve haksızlık hüküm sürer. Dolayısıyla böyle […]
Olup bitmiş işin ardından konuşulmaz anlamında. İngilizce: No waste sourcing
İngilizce: The sheep that is wasted have oily tails.
Saçma söz -ne denli akla yatacak bir anlamla yorumlanmak istenirse istensin- niteliğini değiştirmez. Saçma sapan, boş, anlamsız olan bir düşünceyi […]
Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı. İngilizce: Olives must be from grandpa, figs from father.
Ayyar tilki art ayağından tutulur. İngilizce: The zeyrek bird is held on both feet.
Bir işin iyi yapılabilmesi, gereken koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. İşe yaramayan araçlarla beğenilecek bir sonuç elde edilemez. İngilizce: Zerdali doesn’t make […]
İngilizce: Wealth and heat don’t hurt.
Zenginin horozu bile yumurtlar. İngilizce: The rich man’s chicken lays double-wrapped eggs.
Zenginin horozu bile yumurtlar. İngilizce: The rich man’s chicken lays two wrapped eggs.
Züğürtler, zenginlerin malları üzerine konuşur, dururlar. Bu konuşma, onların çenesini yormaktan başka bir işe yaramaz. Yoksul, züğürt kimseler çoklukla birinin […]
Züğürtler, zenginlerin malları üzerine konuşur, dururlar. Bu konuşma, onların çenesini yormaktan başka bir işe yaramaz. Yoksul, züğürt kimseler çoklukla birinin […]
İngilizce: The rich man’s khan crosses the mountain, and the donkey of the poor is stunned on the straight road.
Varlıklı kişi, bu dünyada gönlünce yaşar. İbadet sayılan, yoksullara, hayır işlerine yardımlarıyla da öbür dünya rahatını sağlar. İngilizce: Both worlds […]
Paralı kişi, kısır sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur. İngilizce: Even the rich man’s rooster lays eggs.
İngilizce: The heart of the rich is possible, the poor will die.
Zengin ne giyse, ne yese, ne yapsa en pahalısını yeğlemiş sanılır. İngilizce: The rich’s printing looks silky.