Tutulmayan uğru, beyden doğru.
Suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, suç işlememiş gibi yaşar. Özgürlüğün ve egemenliğin keyfini sürer. İngilizce: The unheld cause is […]
Suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, suç işlememiş gibi yaşar. Özgürlüğün ve egemenliğin keyfini sürer. İngilizce: The unheld cause is […]
Suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, suç işlememiş gibi yaşar. Özgürlüğün ve egemenliğin keyfini sürer. İngilizce: The thief who is […]
Bir suçu birlikte işleyenlerden yakayı ele veren cezayı çeker. İngilizce: The beard that is held is the wound.
Uğraşı alanının bütün gereklerini yerine getiren kişi, çalışmasının verimlerinden yararlanır. İngilizce: The teeth of the bread that process the soil.
Kusurlu kimselerle düşüp kalkanlar, onlardan kötü huy kaparlar. İngilizce: The one with the limp learns to limp.
Bol ve bedava gereçle yapılan işler, yarış kabul etmeyecek ölçüde iyi, güzel olur. İngilizce: When the cannon grass is from […]
Birçok kişinin katılmasıyla yapılan işin en büyük sorumlusu başkanlardır. Cezayı o çeker. İngilizce: The gavel eats the head pile.
Varlıklı olanlar, yoksulların ne büyük geçim sıkıntısı içinde bulunduklarını bilmezler. Para, mal gibi şeyleri elde etmiş; açlığını gidermiş ve bunlara […]
Varlıklı olanlar, yoksulların ne büyük geçim sıkıntısı içinde bulunduklarını bilmezler. Para, mal gibi şeyleri elde etmiş; açlığını gidermiş ve bunlara […]
Tok karnına yemek yemek, sağlık için çok zararlıdır. İngilizce: The one who eats when he’s full digs his grave with […]
Karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir. Bunlar, ikram edilen en lezzetli yiyeceklere karşı bile isteksizdirler. İngilizce: It’s hard to […]
Karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir. Bunlar, ikram edilen en lezzetli yiyeceklere karşı bile isteksizdirler. İngilizce: It’s hard to […]
Karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir. Bunlar, ikram edilen en lezzetli yiyeceklere karşı bile isteksizdirler. İngilizce: It’s hard to […]
Karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir. Bunlar, ikram edilen en lezzetli yiyeceklere karşı bile isteksizdirler. İngilizce: It’s hard to […]
Bir kimseye çok özlediği halde elde edemediği bir şey ister misin diye sorulur mu? İngilizce: Fox: Do you eat chicken […]
Bir kimseye düşkün olduğu, çok sevip özlediği, elde etmek için yanıp tutuştuğu bir şeyi, “İster misin? Arzu eder misin?” diye […]
Meslek veya alışkanlık gereği olan bir sonuçtan kaçınılmaz. Daha önce kopup ayrılmış olsa da, kişi bağlı olduğu çevreye, işe veya […]
Bir kişi, ne kadar kendi havasında yaşarsa yaşasın, istediği işi yaparsa yapsın, sonunda, bağlı bulunduğu çevreye ve işe dönmek zorunda […]
Bir kimse, üzerine atılan suçu işlememiş olduğunu anlatıncaya kadar suçun cezasını fazlasıyla çekmiş olur. Kurnaz kişi, hünerini gösterinceye kadar daha […]
Kedi, uzanamadığı ciğere `pis’ der. İngilizce: The fox said to have a hevengim to the grape he couldn’t reach.