Tedariksiz abdest bozmaya oturan, domalı domalı taş arar.
Gereken hazırlıkları yapmadan bir işe girişen kişi, çok sıkıntılı durumlarla karşılaşır. İngilizce: Unsupplied aptes look for stuffed stuffed stones that […]
Gereken hazırlıkları yapmadan bir işe girişen kişi, çok sıkıntılı durumlarla karşılaşır. İngilizce: Unsupplied aptes look for stuffed stuffed stones that […]
Taş düştüğü yerde ağırdır. Kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır. Onun için hatırı, daha çok kendi çevresinde sayılır. […]
İnsanlar önemli, büyük işleri, birbirlerine dayanarak başarırlar. İngilizce: Stone is sung in stone.
Dağ dağ üstüne olur… İngilizce: Stone is on stone, the house is not on the house.
Kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır. Onun için hatırı, daha çok kendi çevresinde sayılır. İngilizce: The stone is […]
Kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır. Onun için hatırı, daha çok kendi çevresinde sayılır. İngilizce: The stone stays […]
Güçlüyle güçsüz çarpışırsa -saldıran ister güçlü, ister güçsüz olsun- güçsüzün yenilmesiyle sonuçlanır. İngilizce: If the stone hits the pot, wow, […]
Ayrılık zordur. Ancak bir tesellisi vardır: Uzakta, dağların ardında bulunan sevdiğimize günün birinde kavuşabiliriz. Tanrı ölüm ayrılığı vermesin. İngilizce: Not […]
Ortada dolaşan dedikodu, büsbütün asılsız olamaz. Kötü bir iş yapılmış olmasaydı böyle söylentiler ortaya çıkmazdı. İngilizce: The stone doesn’t ring […]
Elinden bir iş gelmez sandığımız kişi, kendisinden umulmayan önemli işler yapabilir. Küçük ve önemsiz görülen kişi ya da nesneler, çoğu […]
Her an elinizin altında olan bir şey, aranınca bulunmaz İngilizce: The gypsies fought in the tea and couldn’t find any […]