Ucuz etin suyu tatsız olur.
Ucuz mal kötüdür. İstenildiği gibi yararlanmaya elverişli değildir. İngilizce: Cheap meat is unpleasant.
Ucuz mal kötüdür. İstenildiği gibi yararlanmaya elverişli değildir. İngilizce: Cheap meat is unpleasant.
Ucuz mal kötüdür. İstenildiği gibi yararlanmaya elverişli değildir. İngilizce: Cheap meat stew is unpleasant.
Ucuz mal kötüdür. İstenildiği gibi yararlanmaya elverişli değildir. İngilizce: Cheap meat stew is insipid.
Sonradan azan kişi, eskiden beri yolunu şaşırmış kimseden daha azgın olur. İngilizce: Spoiling vinegar from the wine is sharp.
Gerçeği yalanla kapatmak mümkün değildir. Bu bakımdan kişi yalan söyleyerek işlerini uzun süre yürütemez. Söylediğinin yalan olduğu, asıl meselenin mahiyeti […]
Gerçeği yalanla kapatmak mümkün değildir. Bu bakımdan kişi yalan söyleyerek işlerini uzun süre yürütemez. Söylediğinin yalan olduğu, asıl meselenin mahiyeti […]
Parasını esirgemeyen, eli açık kimseyi herkes el üstünde tutar. İngilizce: The cheap one is valuable.
Yüzyıllarca süren gözlemlerden sonra bu yargıya varılmıştır. İngilizce: If the acorn runs out too much, winter will be early.
Kişinin ne demek istediği ilk cümlelerinden anlaşılabilir. İngilizce: Omar will say that you can tell by the lip-dissoon
Düzensiz bir işi düzeltmek için gereğinden çok titizlik gösterirseniz işin daha kötü bir durum almasına yol açarsınız. İngilizce: If you […]
Küçük bir zarara uğramayı kabul etmezse çok büyük bir zarara uğrayacağını anlayan kimse, bu küçük zararı kabul eder. İngilizce: He […]
Kaybedilen mal, kıymete biner anlamındadır. “Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur!„ atasözü ile aynı anlamda. İngilizce: […]
Nisan yağmuru ekinlerin sapını geliştirir. Mayıs yağmuru başakların dolgunlaşmasına yarar. İngilizce: April rains becomes stalk, may rains becomes a pile […]
Nisan yağmuru ekinlerin sapını geliştirir. Mayıs yağmuru başakların dolgunlaşmasına yarar. İngilizce: April rains becomes stalk, May rains becomes chechen.
Başarabileceğinize inanıyorsanız büyük işlere girişiniz. İngilizce: He’s the head of a trumpet that trusts his breath.
Terzi kendi söküğünü dikemez. İngilizce: The nacar’s door will be connected by my sting.
Lodos rüzgarı yağmur getirir. Güneyden veya güney batıdan esen rüzgâr, ardından çoğunlukla yağış getirir. İngilizce: Lodos will have tears in […]
Herhangi bir durumdan ötürü canı yanıp acı çekmiş olan kimse, aynı durumla bir daha karşılaşmamak için kendisinden beklenilenin üstünde bir […]
Kendisini büyüten, yetiştiren, besleyen kimsenin, ya da bir kamu kurumunun malına hıyanet eden, el uzatan kişi onmaz, cezasını bulur. İngilizce: […]
Her ortak, daha çok yararlanmaya çalışacağından ortaklık malı yıpratırlar. İngilizce: The common horse’s back is crippled.