Issız eve it buyruk.
Sahip çıkılmayan, başında bulunulmayan mal ya da iş, seviyesiz ve niteliksiz, bayağı kişilerin eline geçer; onlarca kullanılır ve idare edilirler. […]
Sahip çıkılmayan, başında bulunulmayan mal ya da iş, seviyesiz ve niteliksiz, bayağı kişilerin eline geçer; onlarca kullanılır ve idare edilirler. […]
Kişi, kendisinin yapması gereken işi başkasına ısmarlamamalıdır. Başkası eliyle yapılan iş, kendi eliyle yaptığı işin yerini tutmaz. İngilizce: Bespoke pilgrimage, […]
Kişi, kendisinin yapması gereken işi başkasına ısmarlamamalıdır. Başkası eliyle yapılan iş, kendi eliyle yaptığı işin yerini tutmaz. İngilizce: Bespoke is […]
Bir konuda büyük zarar görmüş kişi, benzer zararlardan korku duymaz Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek […]
Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz. Bir konuda büyük zarar görmüş kişi, benzer zararlardan […]
Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz. Bir konuda büyük zarar görmüş kişi, benzer zararlardan […]
Sıtma hastalığına yakalanmış olan kimse, iyi olduktan uzun yıllar sonra bile sarı, soluk benzinden belli olur. İngilizce: He said he’d […]
Saldırgan kişi, saldırgan ortamda yetişir. İngilizce: The nettle ends at the stove.
Kötü, zararlı kişiden iyilik beklenmez. İyi iş yapmak için zararlı araç kullanılmaz. Kötü kişiden iyilik beklenemez. Her işin aracı farklıdır. […]
Yaşam içinde bir takım mücadeleler yapılacaktır. Bu kavgada düşman bizden çok güçlü ise onunla kavga etmemek gerekir. Kavga edilirse yenilmek […]
Kötülük edecek kimse, bunu daha önceden haber vermez. Dolayısıyla bize açıktan açığa cephe alan, bunu gürültü ve patırtısıyla belli eden […]
Irz, bir kimsenin başkaları tarafından dokunulmaması, saygı gösterilmesi gereken iffetidir. Dolayısıyla her şeyden önemlidir. Bu bakımdan kişi kanını döker, canını […]
Yürütülmekte olan bir işin tam ortasında, işi tehlikeye düşürebilecek bir yöntem, bir araç-gereç değişikliği girişiminden kaçınılmalıdır. Yoksa işimizi büsbütün bozup […]
Yoksulun şansı hemen hemen hiç gülmez. Onun eline geçen imkânlar da öyle çok değildir. İmkânları sınırlıdır; bunun için, hangi işe […]
Toplumda saygın bir yeri olan kişiler, mevki kaybına uğradıklarında aykırı davranmaktan çekinmezler İngilizce: Fukara’s fond, wears white on a winter’s […]
Eylemiyle bir düzene zarar veren kişi ağır biçimde cezalandırılır. İngilizce: The cupmaker gets countless beatings that scare his mule.
Bir toplantıda, kimi kişilerin fısıltı ile konuşmaları, güvensizlik havası yaratır; toplantının dağılmasına yol açar. İngilizce: Whisper house washes.
Zengin olmadığınız halde zenginmişsiniz gibi davranışlarınızla sizi sevmeyenleri kıskandırabilirsiniz. İngilizce: He’s got to break peanuts and take out the enemy’s […]
Fırsatı yakalamak, kimi kez çok kolaydır. Ancak, yakalayabilmek için zamanını kollamak gerektir. İngilizce: The opportunity goes under the beard.
Ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak gereklidir. Çünkü insanın karşısına çok seyrek çıkar. Fırsat insanın eline çok […]