Ölmüş eşek, kurttan korkmaz.
Bazı sebeplerden ötürü çok sıkıntı ve acı çeken, felâket üstüne felâket görüp zarara uğrayan, kaybedecek bir şeyi kalmayan kimse, artık […]
Bazı sebeplerden ötürü çok sıkıntı ve acı çeken, felâket üstüne felâket görüp zarara uğrayan, kaybedecek bir şeyi kalmayan kimse, artık […]
Girişilecek işte ziyan etmek olasılığı da göze alınabilir. Ancak bu ziyan, batkınlığa varacak oranı bulacaksa o işten vazgeçilmelidir. İngilizce: Dying […]
İnsan, ölen yakını için kendini harap edercesine üzülmemelidir. Çünkü çok üzülmekle durum değişmeyecektir. Her canlının hayatı sona erer. Bu kaçınılmaz […]
İnsan, ölen yakını için kendini harap edercesine üzülmemelidir. Çünkü çok üzülmekle durum değişmeyecektir. İngilizce: You don’t die with the dead.
Kaybedilen mal, kıymete biner anlamındadır. “Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur!„ atasözü ile aynı anlamda. İngilizce: […]
İngilizce: The rabbit who’s going to die defies the shepherd.
Geciktirilen, ihmal edilen işler mutlaka umulmadık, beklenmedik şartlarda karşımıza çıkar anlamında… Yapılan kötü işin eninde sonunda, yapan kişiyi bulacağı anlamı […]
Kocasının evinden baba evine geldiğinde kızını teselli için söylenen ifade. Kendinden bir parçadır anlamında. İnsan, kendi yakınlarının işleri ile kendi […]
İnsan, kendi yakınlarının işleri ile kendi işlerini yük saymaz. Her ne kadar külfetmiş gibi görünüyorlarsa da, aslında yaptığı işler kişinin […]
Bir ahmak, budalaca bir işe girişirken kafasına uygun biriyle işbirliği yapar. İngilizce: An ox doesn’t walk double without finding a […]
Fırsat geçince, olacak iş olmayınca görüş ortaya koyan, derde derman olmaya yeltenen çok olur anlamında… İngilizce: When an ox dies, […]
Birisiyle kavgaya girişmesi olasılığı bulunan kişi, karşısındakinin yenilmezliğini anlatan bir belirti görmezse ondan korkmaz. İngilizce: If the ox doesn’t see […]
Bir kimsenin haksızlığa uğramaması için arkası, koruyucusu bulunmalıdır. İngilizce: They hit the orphan in the belly, my back! He said.
Bir kimsenin haksızlığa uğramaması için arkası, koruyucusu bulunmalıdır. İngilizce: They beat up the orphan, my back! He said.
Talihsiz kimse bir şeyden yararlanmaya kalkışsa karşısına akla gelmedik engeller çıkar. İngilizce: The orphan has gone to the game, the […]
Arkalayanı, koruyanı, yardım edeni bulunmayan kişi, işini kendi başına görmek zorunda kalır. İngilizce: The orphan boy cuts his own belly.
İşleri ters giden kimsesiz kişinin yüzü gülmez. Yüzünü güldürecek bir durum belirse, biraz sonra anlaşılır ki yanlışlık olmuştur, böyle bir […]
Kimsesiz, koruyucusuz kimse ilerleyemez. İngilizce: Orphan lamb satiated.
Kimsesiz, koruyucusuz kimse ilerleyemez. İngilizce: Orphan lamb is not a coward.
Talihsiz kimse bir şeyden yararlanmaya kalkışsa karşısına akla gelmedik engeller çıkar. İngilizce: If an orphan goes to steal, the moon […]