Atasozu.org

"hakkındaki atasözleri" ile ilgili atasözü sonuçları

Meyhaneciden şahit istemişler bozacıyı göstermiş.

Uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir. İngilizce: They asked the tavern owner for […]

Mescidin mumunu yiyen kedinin gözü kör olur.

Kendisini büyüten, yetiştiren, besleyen kimsenin, ya da bir kamu kurumunun malına hıyanet eden, el uzatan kişi onmaz, cezasını bulur. İngilizce: […]

Mescide gerek olan meyhaneye haramdır.

İnsanın kendisine ve benimsediği yere gerek olan şeyi yabancıya vermesi doğru değildir. Bir yer için gerekli olan şey, görevi onunki […]

Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan.

İyilik iki baştan olur. İngilizce: Marble is good stone, goodness from two seductions.

Merhametten maraz hasıl olur.

Kimi kişiler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar ya da bu iyiliği kötüye kullanırlar. Bir kimsenin karşılaştığı kötü durum […]

Merhametten maraz doğar.

Kimi kişiler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar ya da bu iyiliği kötüye kullanırlar. Bir kimsenin karşılaştığı kötü durum […]

Merdiven basamak basamak çıkılır.

En yüksek yere, yavaş yavaş yükselerek çıkılır. İngilizce: The staircase goes up step by step.

Merdiven ayak ayak çıkılır.

En yüksek yere, yavaş yavaş yükselerek çıkılır. İngilizce: The staircase is tossed to the foot.

Meramın elinden ne kurtulur.

Bir işi yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi her halde başarıya ulaşır. İngilizce: What gets rid of meram.

Meramın elinden bir şey kurtulmaz.

Bir işi yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi her halde başarıya ulaşır. İngilizce: Nothing gets rid of meram.

Mazlumun ahı, indirir şahı.

Güçlü kimse zulmetmemelidir. Zulmeden her halde yıkıma uğrar. Zulüm gören kimsenin bedduası, padişahı tahtından indirir. İngilizce: The ah of the […]

Maymunu fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış.

Duygusuz insanlar, kendilerini kurtarmak için gerekiyorsa, çocuklarını tehlikeye atmaktan çekinmezler. İngilizce: They put the monkey in the oven, put the […]

Maymunu ateşe atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış.

Duygusuz insanlar, kendilerini kurtarmak için gerekiyorsa, çocuklarını tehlikeye atmaktan çekinmezler. İngilizce: They threw the monkey into the fire, put her […]

Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş.

Kurnaz kimse, işlediği suçu başkasının, hele bön birinin üstüne yıkmasını bilir. İngilizce: The monkey ate the yogurt, rubbed the residue […]

Mayasız yoğurt tutmaz.

Çok para kazanabilmek için, az da olsa, elde bir sermaye olması gerekir. Bir işin başarıyla yürütülebilmesi, bir işten verim alınabilmesi […]

Mayasız yoğurt çalınmaz.

Bir işin başarıyla yürütülebilmesi, bir işten verim alınabilmesi için uygun bir ortama, gerekli araç-gerece, az da olsa bir sermayeye ihtiyaç […]

Maşa varken elini ateşe sokma.

Bir işten gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol vardır, o yolu tut. Kendini zarardan koruduğun gibi rahat da edersin. Yaptırabileceğin […]

Martta yağmasın, nisanda dinmesin.

Ekin için, martta yağmur yağması zararlı, nisanda çok yağması yararlıdır. İngilizce: Don’t let it rain in March, don’t let it […]

Martta yağmasın, nisanda dinmesin, mayısta ara sıra.

Ekin için, martta yağmur yağması zararlı, nisanda çok yağması yararlıdır. İngilizce: Don’t let it rain in March, don’t let it […]

Martta tezek kuruya, nisanda seller yürüye.

Mart ayının kurak, nisan ayının yağışlı olması, çiftçinin yüzünü güldürür. İngilizce: In March, the dissertation dries, the floods walk in […]