Oğlanınki oğul balı, kızınki bahçe gülü.
Torun, oğlandan olursa oğul balı, kızdan olursa bahçe gülü diye sevilir. İngilizce: The boy’s is son’s honey, the girl’s is […]
Torun, oğlandan olursa oğul balı, kızdan olursa bahçe gülü diye sevilir. İngilizce: The boy’s is son’s honey, the girl’s is […]
Oğlan doğur, kız doğur… İngilizce: The boy eats, the girl eats; You take the sherch again.
İngilizce: The boy eats, goes to the game, the shepherd goes to the bay.
Yaşlanan ve yalnız kalan kişilerin halini anlatmak için kullanılır. İngilizce: The boy went to the game, the girl went to […]
Birçok kimse, evlat olarak, deli de olsa oğlan, geçim için de katıksız da olsa ekmek ister. İngilizce: Whether it’s a […]
Erkek çocuklar, yaramazlıklarıyla, haylazlıklarıyla, ana-babayı üzerler. Kız çocuklar ise giyime, süse düşkün olduklarından ana-babalarından sürekli para çekerler. İngilizce: I gave […]
Doğacak çocuğun oğlan olması istenir. Kız olması istenmez. Onun için oğlan doğuran ana sevinir; kız doğuran ana üzülür. İngilizce: The […]
Ana-baba özverilere katlanarak çocuk yetiştirirler. Ancak onların kendilerine pek yardımı olmaz. İngilizce: Give birth to a boy, a daughter; Knead […]
Oğlan çocuğun yüzü de, huyu da dayısına, kız çocuğununki ise halasına benzer. İngilizce: The boy draws to the uncle, the […]
Erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri (örneğin konuk ağırlamayı) babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri (örneğin dikişi, biçkiyi, […]
Erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri (örneğin konuk ağırlamayı) babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri (örneğin dikişi, biçkiyi, […]
Eve gelin geldikten sonra oğlanın anası kapı dışarı edilecek gibi görülür. Kızın anası ise baş köşeye oturtulur. İngilizce: Boy’s mother […]
Kişiler iş, meslek ve durumlarına göre kendilerine gerekli olan şeylerin peşine düşerler; onları elde etmeye çalışırlar. Herkes işine yarayan şeye […]
İşini tertipli yapmayan kişi hakkında kullanılır. İngilizce: Wood doesn’t get ash, cows milk, don’t buy oil.
İngilizce: It’s the cooker, the wife who cooks the vaccine, the wife inflates the man.
İngilizce: Don’t trust the seven of the stoves, don’t trust anyone else, not necessarily your wife’s brother (don’t trust!)
Herkes işine yarayan şeye göz diker; onu elde etmenin yolunu arar. Kişiler iş, meslek ve durumlarına göre kendilerine gerekli olan […]
İngilizce: No good comes from the millet planted after zemheri, the wife who gets up after her husband.
İngilizce: It’s good to have blood without raining in Zemheride.
Zengin, kazancının küçük bir parçasını verse fakir gönenir, zenginleşmiş gibi olur. İngilizce: If he shrugs rich, he’ll be a poor […]