Var varlatır, yok söyletir.
Varlık, kişiye yüksekten atma ve varlığını artırma gücü verir. Yokluk ise ancak sızlanmaya, yakınmaya yol açar. Para parayı çeker; varlıklı […]
Varlık, kişiye yüksekten atma ve varlığını artırma gücü verir. Yokluk ise ancak sızlanmaya, yakınmaya yol açar. Para parayı çeker; varlıklı […]
Tok açın halinden bilmez. İngilizce: He knows what he’s got.
Varlıklı ailenin durumu, konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir. Yoksul ailenin evinde, sıkıntı ve dertten başka bir […]
Varlıklı ailenin durumu, konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir. Yoksul ailenin evinde, sıkıntı ve dertten başka bir […]
Varlıklı kimse, uzun boylu düşünmeden hayırlı işlere yardım eder. İngilizce: There’s no hand that doesn’t tremble.
Her işin olduğu gibi, her sözün de uygun bir yeri ve zamanı vardır. Uygun olan bir zamanda söylenmeyen, yerli yersiz […]
İngilizce: The untimely blooming rose fades quickly.
İngilizce: The untimely blooming rose fades quickly.
İngilizce: The grape’s trash, the pear handle.
İngilizce: There’s grape trash, pear stalk.
Önemli olan, sana bir nimetin gelmiş olmasıdır. Ondan yararlanmaya bak. Nereden geldiğini bilmene gerek yoktur. İngilizce: And don’t ask about […]
Mevsiminde, bol zamanında isteyen, istediği malzemeyi bulur. İngilizce: Grape time, it doesn’t go hungry
Her zaman bir arada bulunan, arkadaşlık eden kimseler, birbirlerine huy aşılarlar. İngilizce: Grapes darken when you look at grapes.
İngilizce: Sleep until word is spoken of.
Kendi çocuğu bir gün öksüz kalırsa, başkalarının ona kötü davranmasını istemeyen, bugün üvey çocuğuna kötü davranmamalıdır. Kızına, ileride gelin olarak […]
Ne kadar iyi davranırsa davransın, ne denli sevgi gösterirse göstersin, üvey anne öz annenin yerini tutmaz. Ne denli benimsenmek istenirse […]
Küçük güçler birleşirse büyük bir güç olur. Örneğin bir araya gelen köpekler tek başlarına güçlerinin yetmediği bir mandayı paralayabilirler. İngilizce: […]
Bir şey elde etmek isteyen, tembel tembel oturmamalı, onun yolunu tutmalıdır. Nitekim evlenmeye üşenen, ya da utanan kişi, çoluk çocuk […]
Bağırıp çağırmakla başkalarını korkutmak isteyen kimseden, saldırı beklenmemelidir. Saldırıda bulunabilse gürültü, patırtıya baş vurmaz. İngilizce: The breeding dog doesn’t bite.
Bağırıp çağırarak başkalarını korkutmak isteyen kimseden saldırı beklenmez. Kötülük yapacak kişi, bu niyetini gizli tutar; belli etmez ve gürültüye patırtıya […]