Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Kolay kolay gizlenemeyecek denli büyük bir suç işleyen kişi, bunun ortaya çıkmaması için gereken önlemleri daha önce alır. İngilizce: He […]
Kolay kolay gizlenemeyecek denli büyük bir suç işleyen kişi, bunun ortaya çıkmaması için gereken önlemleri daha önce alır. İngilizce: He […]
Doğru görünen nice kişiler vardır ki iç yüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz ve hain oldukları öğrenilir. İngilizce: The minaret is right, […]
Herkesin gözü önündeki gerçekler örtbas edilemez. Herkesin gözü önünde duran, apaçık bilinen gerçeklerin gizli tutulması, örtbas edilerek yokmuş gibi gösterilmesi […]
Herkesin gözü önünde duran, apaçık bilinen gerçeklerin gizli tutulması, örtbas edilerek yokmuş gibi gösterilmesi imkânsızdır. Herkesin gözü önündeki gerçekler örtbas […]
Mısır bol su ister; ama çapalanmazsa sudan gereği gibi yararlanamaz. İngilizce: They said it was raining in Egypt. Anchor unity? […]
Kişi, geçmişteki atalarıyla değil, ancak kendi değeri ile övünebilir. İngilizce: You can’t brag about a tombstone.
Çoğu zaman, bilgili, becerikli kimselere sataşırlar. Öyle sıradan kimselerle pek uğraşan olmaz. Ama toplumda bir konum edinmiş, bilgili, becerikli ve […]
Evlenmek isteyenlere öğüt vermeniz bir şey değiştirmez. Eve gittiğinde unutacaktır. İngilizce: Don’t give a tendency to the married, he goes […]
Ramazan’da herkes ibadete koyulur; günah olan içkiyi keser. Bunun için meyhaneci ancak bayram gelince bol müşteri bulur. Yasak yüzünden işi […]
Uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir. İngilizce: They asked the tavern owner for […]
Uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir. İngilizce: Witnesses from the tavern asked him […]
Uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir. İngilizce: They asked the tavern for witnesses, […]
Uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir. İngilizce: They asked the tavern owner for […]
Kendisini büyüten, yetiştiren, besleyen kimsenin, ya da bir kamu kurumunun malına hıyanet eden, el uzatan kişi onmaz, cezasını bulur. İngilizce: […]