Atasozu.org

"demiş" ile ilgili atasözü sonuçları

Dervişe Bağdat’ta pilav var demişler. Yalan değilse ırak değil demiş.

“Dervişe Bağdat’ta pilav var” atasözü, bir kişinin başka birini aldatmak veya boş hayallerle oyalamak istediğinde kullanılır. Atasözünde geçen “pilav” kelimesi, […]

Yengece niçin yan yan gidersin? demişler; serde kabadayılık var demiş

Bu atasözü, bazı kişilerin bir durumda gereksiz yere kabadayılık yaparak olayı daha da kötüleştirdiklerini ifade eder. “Serde kabadayılık var” ifadesi […]

Soğuk; kırk kat keçe, ben ondan geçe; bir kat deri, ben ondan geri demiş.

Bir kat deri giysi, kat kat yün giysiden daha çok sıcak tutar. İngilizce: It’s cold; forty layers felt, I passed […]

Sıtma ben tuttuğumu kırk yıl sonra tanırım demiş.

Sıtmaya yakalanan kişi tedavi görüp iyileşse bile aradan uzun yıllar geçer de benzinin solukluğu geçmez. İngilizce: Malaria said he knew […]

İyiliğe nereye gidiyorsun demişler, kötülüğe demiş.

Birçok iyiliklerin karşısında kötülük vardır. İngilizce: They said, “Where are you going to good,” he said, “evil.”

İt kağnının gölgesine yatmış, ne koyu gölgem var demiş.

Başkasının korumasıyla iş yapan akılsız kişi, desteklendiğini unutarak kendi gücüne inanır. İngilizce: He said, “I have a dark shadow.”

Gücük, ya iti soluturum, ya devenin kuyruğuna çıkarım demiş.

Şubat ayında kimileyin bunaltıcı sıcak olur, kimileyin diz boyu kar. İngilizce: He said, “I’m going to breathe the mutt or […]

Gelini ata bindirmişler, ya nasip demiş.

Nikah kıyılmış, gelin kocası evine gitmek üzere ata binmiş de olsa evlenmenin gerçekleşmemesi ihtimali vardır. Kesin sonuç alınmadan, hiçbir işe […]

Geline oyna demişler, yerim dar demiş.

İngilizce: They told the bride to play, and she said, “I’m tight.”

Çömlek demiş: Dibim altın, kaşık demiş: Girdim çıktım.

İngilizce: The pottery said: My bottom is gold, my spoon says: I came in and out.

Tilkiye: tavuk kebabı yer misin? demişler; adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş.

Bir kimseye çok özlediği halde elde edemediği bir şey ister misin diye sorulur mu? İngilizce: Fox: Do you eat chicken […]

Tilki erişemediği üzüme hevengim olsun demiş.

Kedi, uzanamadığı ciğere `pis’ der. İngilizce: The fox said to have a hevengim to the grape he couldn’t reach.

Tilki benim için demem ama üzümsüz bağın kökü kurusun demiş.

Kurnaz kişi, kendisinin yararlanacağı şeyi başkaları için gerekli imiş gibi göstermeye çalışır. İngilizce: I don’t say the fox is for […]

Terziye göç demişler, iğnem başımda demiş.

Kendisine gerekli olan şeyler kolay taşınır olan kimsenin bir yerden başka yere göçmesi işten değildir. İngilizce: They told the tailor […]

Tencere demiş: Dibim altın. Kepçe demiş: Ben neredeyim?

İçyüzünü iyi bilen kimseye karşı, kusurlarını gizlemeye çalışan ve yüksek nitelikleri bulunduğunu söyleyerek övünmeye kalkışan kişi, gülünç duruma düşer. İngilizce: […]

Tencere demiş: Dibim altın. Kaşık demiş: Ben neredeyim?

İçyüzünü iyi bilen kimseye karşı, kusurlarını gizlemeye çalışan ve yüksek nitelikleri bulunduğunu söyleyerek övünmeye kalkışan kişi, gülünç duruma düşer. İngilizce: […]

Tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş.

Tembel, kapısının örtülmesini bile rüzgardan bekler. İngilizce: They told the lazy to cover your door, and he said the wind […]

Mirasa nereye gidiyorsun? demişler; esip savurmaya demiş.

Kişi kendisinin kazandığı malı elden çıkarmaya kıyamaz, ama miras kalan malı har vurup harman savurur. İngilizce: Where are you going […]

Mısıra yağmur geliyor demişler; çapan birlik mi? demiş.

Mısır bol su ister; ama çapalanmazsa sudan gereği gibi yararlanamaz. İngilizce: They said it was raining in Egypt. Anchor unity? […]

Paraya nereye gidiyorsun demişler, çoğun olduğu yere demiş.

İngilizce: They said where you’re going for the money, where most of them are.