Tartılırsan denginle tartıl.
İngilizce: If you weigh it, weigh it with your equivalent.
İngilizce: If you weigh it, weigh it with your equivalent.
Taşlı tarlanın tahılı daha güzel olur. Erkek kardeşi bulunan kız da hem sarkıntılıklara karşı korunmuş, hem de kardeşine hizmet ederek […]
Elinizde tarlanın sadece tapusu bulunmakla malınız var sayılmaz. Onu ekip biçebiliyorsanız malınız var demektir. İngilizce: The cob doesn’t contain the […]
Tarla alacak kimse, düz yerden almalı, bayırdan, engebeli yerden almamalıdır. Evlenecek erkek de dul kadını değil, kızı yeğlemelidir. İngilizce: Take […]
Bir tarla iyi sürülür ve işlenirse istenen ürünü verir. Sabanın girmediği tarla kısa bir süre sonra yozlaşıp çoraklaşır, ekilemez olur. […]
Tarlanın taşlısı, kızın uzun saçlısı, öküzün büyük başlısı daha çok beğenilir. İngilizce: The stone of the field, the girl’s hair, […]
Tarlanın taşlısı, kızın uzun saçlısı, öküzün büyük başlısı daha çok beğenilir. İngilizce: The stone of the field, the girl’s hair, […]
Suya yakın yerdeki tarla değerlidir. Çünkü sulanması kolaydır. Eve yakın olan tarla daha değerlidir. Çünkü çapalama, gübreleme, ekme, ürünü koruma […]
Tarlasını sürmeyen, çapalamayan, gübrelemeyen ondan ürün bekleyemez. Emeksiz, çabasız verim düşünülemez. Tarlasını gerektiği gibi sürmeyen, işleyip çapalamayan, gübresini zamanında vermeyen, […]
Tarla düz ve nemli yerde, bağ bayırda bulunursa daha verimli olur. İngilizce: Field in the meadow, vineyard on the slope
Tereciye tere satılmaz. Bir işin ustasına o işi nasıl yapacağı öğretilmez. İngilizce: Tarhuncuya tarragon is not sold.
Önemli işler düş kurmakla gerçekleşmiş olmaz. Sorun, bu düşün gerçekleştirilmesidir. İngilizce: It is easy to sew a ligament at the […]
Bugünkü işini yarına bırakma. İngilizce: The rest of the tana stays frozen.
Kirli işler yaparak çıkar sağlayan kişi, buna elverişli olan durum sona erince sersemleşir, hiçbir iş yapamaz olur. Doğru olmayan yollara […]
Sabah ola hayır ola. İngilizce: Let Tan come, and he’ll come together.
Elinde avucunda bir şey bulunmamakla birlikte küçük kazançları beğenmeyen kişi, büyük kazanç hayaliyle geçinir. İngilizce: He doesn’t die of pain […]
Elinde avucunda bir şey bulunmamakla birlikte küçük kazançları beğenmeyen kişi, büyük kazanç hayaliyle geçinir. İngilizce: Without Tamah, he would die […]
Onmadık hacıyı deve üstünde yılan sokar. İngilizce: The unfortunate pilgrim is stinging a snake on a camel.
Kişi, eğitimine önem verdiği, ya da beğendiği kimseyi hırpalarcasına çalıştırır. İngilizce: The plate smashes the skin it loves from the […]
En değersiz nesnenin ya da hiç beğenilmeyen kişinin de işe yaradığı konu vardır. İngilizce: Are you a plate or a […]