Atasozu.org

"atasozu" ile ilgili atasözü sonuçları

Çirkefe taş atma üstüne sıçrar.

Şerli, etrafa kötülük saçıp duran kimselerden uzak dur; zorunlu olmadıkça onlara çatma, söz atma. Çünkü onlar bir kötülük yapmak için […]

Çingeneye beylik vermişler, önce babasını kesmiş.

Sorumsuz, bayağı ve soysuz kimse eline bir yetki ya da imkân geçince mizacının gereğini yerine getirir. Öyle ki değil yabancılara, […]

Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış.

Sorumsuz, bayağı ve soysuz kimse eline bir yetki ya da imkân geçince mizacının gereğini yerine getirir. Öyle ki değil yabancılara, […]

Çingenenin ipini, kendisine çektirirler.

İngilizce: They pull the gypsy’s strings on him.

Çingeneden çoban olmaz, Yahudi`den pehlivan.

Her kişinin ayrı bir karakteri vardır, soyu sopu farklıdır. Yetişmesi, bilgi ve becerisi doğrultusunda yapacağı işleri de birbirine uymaz. Çobanlık […]

Çingene çingeneye çatmadıkça kasnak boynuna geçmez.

Kişilerin ne kadar cahil, görgüsüz ve bayağı oldukları ilk bakışta anlaşılmaz. Ta ki kendi ayarlarında bir kişiyle karşılaşıp kavga edene […]

Çingene çadırında musandıra ne arar?

Yoksul ve her şeyi derme çatma olan kişide varlıklılara özgü şey bulunmaz. İngilizce: What does the gypsy tent look for?

Çingene ciğer pişirir, yemeden karnını şişirir.

Cimri, para harcamaktan o kadar korkar ki pişirdiği yemek bitmesin diye yemeden doyduğunu söyler. İngilizce: Gypsy cooks liver, inflates his […]

Çingene ciğer pişirir, yemeden karnın şişirir.

Cimri, para harcamaktan o kadar korkar ki pişirdiği yemek bitmesin diye yemeden doyduğunu söyler. İngilizce: Gypsy cooks liver, inflates your […]

Çingen çalıyor, Kürt oynuyor.

İngilizce: The gypsy plays, the Kurd sings.

Çiğnemeden yutulmaz.

Çalışmadan yaşamak olmaz. En kolay iş dahi emek harcamayı gerektirir. Ağza kadar gelen nimetten yararlanmak için bile çiğnemek gibi bir […]

Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek Hak.

İnsan ne ile uğraşıyorsa, onun yararına bir sonuç vermesini ister. Çiftçinin iyi ürün alabilmesi için yağmura ihtiyacı vardır. Bir kimse […]

Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane gelecek yıl çıkmış.

Çiftçinin ürünü her yıl bir afete uğrar. O da hep gelecek yıla umut bağlar. Durum böylece sürüp gider. İngilizce: They […]

Çiftçinin ambarı sabanın ucundadır.

Çiftçi, geçimini toprağı ekerek sağlamaya çalışan kimsedir. Bu bakımdan toprağı zamanında ve iyi sürmeli, tohumunu zamanında ekmelidir. Eğer bu işlerini […]

Çiftçilik, eşeğin kuyruğuna benzer, ne uzar ne kısalır.

İngilizce: Farming is like a donkey’s tail, it’s neither long nor shorter.

Çift ile koyun, kalanı oyun.

En sağlam iş, çiftçilik ve koyun yetiştiriciliğidir. Başka sanat ve mesleklerin önemi yoktur. En zor çiftçilik, tarla sürülerek ve koyun […]

Çift edersen bağlanırsın, bağ edersen eğlenirsin.

Çiftçilik insanı toprağa bağlar. Bağcılık da iş başından uzaklaşmamayı, orada kalmayı gerektirir. Tımarını iyi yaparsan bağın güzel olur. Bağla uğraşmak […]

Çıracı olsam ay akşamdan doğar.

İngilizce: If I were a apprentice, the moon would rise from the evening.

Çıra, dibine ışık vermez.

İngilizce: It doesn’t give light to the bottom.

Çıra dibi karanlık olur.

İngilizce: The bottom of the apprentice becomes dark.