Gel denilen yere gitmeye ar eyleme; gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme.
Gel dedikleri yere gitmekten utanma, çekinme. Gelme dedikleri yere de gitme. Gidersen yüz vermezler, yer göstermezler. İngilizce: Come to action […]
Gel dedikleri yere gitmekten utanma, çekinme. Gelme dedikleri yere de gitme. Gidersen yüz vermezler, yer göstermezler. İngilizce: Come to action […]
Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez. Bir işe, çok başlılık zarar verir. Çünkü her kafadan bir ses çıkar. […]
Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez. Bir işe, çok başlılık zarar verir. Çünkü her kafadan bir ses çıkar. […]
Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez. Bir işe, çok başlılık zarar verir. Çünkü her kafadan bir ses çıkar. […]
Çağrılmadığın yere gitme. Sen çörekçi ya da börekçi misin ki satış yapacakmış gibi şu kapıya, bu kapıya çağrılmadan gidesin? İngilizce: […]
İçinde yaşanılan toplumda sosyal ilişkiler oldukça önemlidir. Bu sebeple yapılan davetlere-çok önemli bir sebep yoksa-bir nezaket gereği olarak gitmelidir. Toplum […]
İçinde yaşanılan toplumda sosyal ilişkiler oldukça önemlidir. Bu sebeple yapılan davetlere-çok önemli bir sebep yoksa-bir nezaket gereği olarak gitmelidir. Toplum […]
İçinde yaşanılan toplumda sosyal ilişkiler oldukça önemlidir. Bu sebeple yapılan davetlere-çok önemli bir sebep yoksa-bir nezaket gereği olarak gitmelidir. Toplum […]
Ortada dolaşan dedikodu, büsbütün asılsız olamaz. Kötü bir iş yapılmış olmasaydı böyle söylentiler ortaya çıkmazdı. İngilizce: The stone doesn’t ring […]
Kişi, eğitimine önem verdiği, ya da beğendiği kimseyi hırpalarcasına çalıştırır. İngilizce: The plate smashes the skin it loves from the […]
İngilizce: They said where you’re going for the money, where most of them are.