Paraya nereye gidiyorsun demişler, çoğun olduğu yere demiş.
İngilizce: They said where you’re going for the money, where most of them are.
İngilizce: They said where you’re going for the money, where most of them are.
İngilizce: You can’t go to a free market, a shroudless grave.
Parasını esirgemeyen, eli açık kimseyi herkes el üstünde tutar. İngilizce: The cheap one is valuable.
Parayı gören kimse onun çekiciliğine kapılır ve kendisinden para karşılığında beklenen işi yapmakta kolaylık gösterir. Para çekicidir ve öyle kolayca […]
Yapmak istediğin işi yapabildinse bu uğurda harcadığın paralara acıma. Çünkü para, istediğin işi yapmak içindir. İngilizce: Don’t look at the […]
Varlık, zenginlik, mal-mülk herkesi kendine çeker. Bunları kim elinde tutuyorsa, insanlar onun etrafında pervane olur, herkes ona yaklaşır, hizmet eder, […]
Çok alışveriş yapan, bol bahşiş veren kişi, parasından yararlananlardan büyük saygı görür. İngilizce: If your money’s cheap, you’ll be expensive.
Yapmak istediğin işi yapabildinse bu uğurda harcadığın paralara acıma. Çünkü para, istediğin işi yapmak içindir. İngilizce: They don’t ask if […]
İşin yoksa şahit ol… İngilizce: If you have a lot of money, vouch for it, if you don’t have a […]
Kendisinden ödünç para istenen kişi, bu parayı vermese karşısındaki ona düşman olur. Verse, parası zamanında geri gelmeyeceği için yine bir […]
Elde para bulunursa onunla yeni paralar kazanılır. Elde para bulunursa onunla yeni paralar kazanılır. Bilinen o ki, pek çok işte […]
Kişi, kendisinden para isteyen kimseden artık uzak durmak ister. İngilizce: Don’t ask me for money, I’ll get cold from you.
İngilizce: Money teaches you language, clothes, leads to people.
Para, ortaya konulup herkese gösterilen şeylerden değildir. İman da kişinin içindedir. Bundan dolayı kimin ne kadar parası bulunduğunu, kimin ne […]
İman her şeyden önce içsel, yani kalbî bir olaydır. İnsanların imanlarını sözle dile getirmeleri mümkünse de, bunu çıkar için yapıyor […]
Para elde kalmaz; kullanılır, harcanır. İngilizce: Money is a hand dirt.
Birkaç kez yaptığını gördüğünüz işi bir kişiye her zaman yaptırmak isterseniz onu usandırır, yeter artık! diyecek duruma getirirsiniz. İnsanın önüne […]
Yüzyıllarca süren gözlemlerden sonra bu yargıya varılmıştır. İngilizce: If the acorn runs out too much, winter will be early.
Kendisinden çekinilen kimsenin yüzüne karşı kimse ağız açmaz da en güçlü kimsenin bile arkasından herkes düşmanlık gösterilerinde bulunur. İngilizce: They […]
Hiçbir nimet zahmet çekilmeden, özveriye katlanılmadan elde edilemez. İngilizce: You can’t fish without getting wet.