Onmadık hacıyı Arafat’ta yılan sokar.
Ülküsünü gerçekleştirmesi mukadder olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar. İngilizce: A snake stings the pilgrim […]
Ülküsünü gerçekleştirmesi mukadder olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar. İngilizce: A snake stings the pilgrim […]
Ülküsünü gerçekleştirmesi mukadder olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar. İngilizce: A snake stings the pilgrim […]
Şimdi para kazanmak çok güçleşti. En küçük kazanç, pek çok didişmeden, çalışmadan sonra elde edilebiliyor. İngilizce: Ten coins in the […]
Yüzde yüz saf nesne bulmak kolay değildir. Kazançların giderleri ve zararları, ürünlerin fireleri olduğu gibi bir işte çalıştırılanların kimisi de […]
Kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak çok üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın […]
İlişkilerinde ezilen değil ezen olmayı yeğle. İngilizce: If you do, don’t get ripped off, be a snitin.
Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diye dilemekle istediğimiz sonuca varamayız. Elde etmek istediğimiz sonucu dilekle değil, çalışmakla […]
Şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diye dilemekle istediğimiz sonuca varamayız. Elde etmek istediğimiz sonucu dilekle değil, çalışmakla […]
İnsan başarılı sonuca boş söz ve hayalle değil, çalışarak ulaşır ancak. Bu sebeple “bu iş böyle, şu iş şöyle olsa, […]
Hiçbir şey için olmaz deme. Dünyada olmayacak şey yoktur. İngilizce: Don’t say no, no way.
Çocuğun gelişmişliği genel tutumundan, işin gelişmişliği vermekte olduğu üründen anlaşılır. İngilizce: The olgach is worse than capricorn.
Başa gelen musibetlerin fazlalığı vurgulanmaktadır. İngilizce: It’s going to happen, it’s going to be broken! The series will come to […]
Zengin giyinir, kuşanır, istediği gibi yaşar. Fakir ise yoksulluğun acısını çeker. Zengin, varlıklı kişi dilediği gibi yaşar; istediği gibi yer, […]
Ölüm gibi kaderde olan şeyler önlenemez. İnsanın kaderinde ne varsa o olur, bunu değiştirmek mümkün değildir. Dünyada olup biten her […]
İngilizce: Nine teachers are few who don’t like to read.
Nereye gitsen okka dört yüz dirhem. İngilizce: Okka, four hundred dirhams everywhere.
Önemli olan kızına iyi bir yuva kurmaktır. İngilizce: Look for a place for your daughter, not to call your son […]
Önem vermemde, öncelik değişebilir anlamında İngilizce: I don’t get sick, I get sick, I get sick!
Evladı ben doğurdum amma… İngilizce: I gave birth to my son, but I didn’t give birth to him.
Bir baba çocuklarına mal bırakmalıyım diye düşünmemelidir. Çocuk akıllı ise malı kendisi kazanır; baba malına gerekseme duymaz. Akılsız ise, babası […]