Cins cinse çeker.
İngilizce: It attracts the genus.
İngilizce: It attracts the genus.
Her an elinizin altında olan bir şey, aranınca bulunmaz İngilizce: The gypsies fought in the tea and couldn’t find any […]
İngilizce: When the gypsy didn’t crack the gypsy, the pulley wouldn’t go down his throat.
İngilizce: Gypsy gypsy jealous of the village
İnanışa göre cin tuttu denilen delirmiş kişiyi iyi etmek için bir muska yeter. Bunun gibi, çok kızmış birisini yatıştırmada akıllı […]
İngilizce: Walnut shadow, slow shadow, willow shadow, valiant shadow.
Kimi cesur insanlar kararlıdır, mertlikleri ve azimleri yüzlerinden okunur. Yüz ifadeleriyle hasımlarını yıldırabilirler. Korkak insanlarda ise yürek gücü yoktur. Bu […]
Cömert kimse, para ve malını esirgemeden veren, eli açık olan, yardım seven, muhtaç kimseleri gözeten kimsedir. İslâm dini böyle kimseleri […]
Dünya olayları içinde yaşanan acı, tatlı günleri geniş bir görüşle değerlendirenler için cennet nimetlerine bu dünyada kavuşulduğu gibi cehennem azapları […]
Bir toplulukta çok kişi ve fikir olsa da karar verme yetkisine sahip kimseler, kendi bildiklerini uygularlar. Çevrenin eğilimi ne olursa […]
Bir toplulukta çok kişi ve fikir olsa da karar verme yetkisine sahip kimseler, kendi bildiklerini uygularlar. Çevrenin eğilimi ne olursa […]
İngilizce: There’s rent to hell, let me know about the money
Sürekli bolluk, rahatlık içinde yaşayan insanlar içinde bulundukları vefa ve mutluluğun kıymetini bilmezler. Bunu doğal bir şeymiş gibi görürler. Nasıl […]
Herhangi bir durumdan ötürü canı yanıp acı çekmiş olan kimse, aynı durumla bir daha karşılaşmamak için kendisinden beklenilenin üstünde bir […]
Güzel ve varlıklı bir yaşam sürmek isteyen kişi kendisine bu yaşamı sağlayacak olan varlıkları çok yakınında bulundurmalıdır. Güzel bir yaşayış […]
Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi başkalarına yapmayınız. Başkasının da sizinki gibi bir canı bulunduğunu düşününüz. İngilizce: They measured him.
Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi başkalarına yapmayınız. Başkasının da sizinki gibi bir canı bulunduğunu düşününüz. İngilizce: He’s going to have to […]
İngilizce: He doesn’t say what hurts! What doesn’t he eat when he’s hungry!
İngilizce: It’s a painful donkey.
Eğer bir kaza gelecek ve zarar görecekse insan, canına değil malına gelsin. Çünkü kazaya uğrayan, zarar gören malın tekrar kazanılması […]