İyi dost kara günde belli olur.
Dost kara günde belli olur. İngilizce: Good friend will be known on a dark day.
Dost kara günde belli olur. İngilizce: Good friend will be known on a dark day.
İşveren, görevini iyi yapan, çalışkan işçisine iyi bakar. Onu ödüllendirir. İngilizce: The donkey’s neck is beaded.
Herkes kendini beğenir. Bu, kendi aklını beğenmesinin sonucudur. Çünkü insanın kişiliği, aklının yönetimi ile biçimlenir. Madem ki kendi aklını bütün […]
Kişi anlayışsız, budala olursa, çevresi bu durumunu sömürür: Kendisiyle alay edenler, ondan çıkar sağlayanlar çok olur. İngilizce: When you’re a […]
İki kişi yalan yemin ile dinden çıkar, bir kimsenin cinayet işlediğine tanıklık ederlerse o kimse asılır. İngilizce: If two people […]
Bir kişinin iki karısı olursa, işleri, her karı ötekinin yapmasını bekler. Kocaları da bakımsız kalır. Süt ninesi tutulan çocuk da, […]
Birbirini seven ve evlenmek isteyenler için ev-bark söz konusu değildir. Onlara samanlık bile saray gibi gelir. İngilizce: When two hearts […]
Birbirini seven ve evlenmek isteyenler için ev-bark söz konusu değildir. Onlara samanlık bile saray gibi gelir. İngilizce: If two hearts […]
Güzeller, güzelliklerine yaraşan bir yaşayış ararlar. Bunu bulmak da pek kolay olmadığından, -ya da kendilerini bulduklarına layık görmediklerinden mutlu olmazlar. […]
İngilizce: From his beautiful eyes, his valiant word.
Ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır. Çünkü insan, sevdiği kimseyle sıkça görüşüp sevgisini ve muhabbetini tazeleme imkânı bulamaz. Dolayısıyla […]
Ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır. Çünkü insan, sevdiği kimseyle sıkça görüşüp sevgisini ve muhabbetini tazeleme imkânı bulamaz. Dolayısıyla […]
İngilizce: The real friend will be revealed in bad days.
Her eve gelin girmeyebilir. Ama her eve ölüm girer. İngilizce: We didn’t enter, we didn’t enter, we didn’t have a […]
Değersiz, işe yaramaz, kötü şeylerin de müşterisi olur. Onları kimileri anlamadığı, kalitesini bilmediği için alır; kimileri de kendileri bakımından bizim […]
İngilizce: The big doughnut is the most flour
İngilizce: The big doughnut is made of most of the dough.
Yönettiğin, eğittiğin, koruduğun kimselere aşırı ölçüde söylemek, ardı arkası kesilmeyen buyruklar vermek, eleştirilerde bulunmak sözlerinin gücünü kırıp tesirsiz bırakabilir; dolayısıyla […]
İngilizce: The bottom of the apprentice becomes dark.
İngilizce: Running iron doesn’t rust. Because he dies