Atasozu.org

"hakkındaki atasözleri" ile ilgili atasözü sonuçları

Harmanı yakarım diyen, orağa yetişmemiş.

Başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kişi, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasını görür. İngilizce: He didn’t catch up there, saying he’d burn […]

Harmanda tırpan yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz.

Bir haylazlığından dolayı dövülen çocuk, uzun süre bunu hatırlar da haylazlık yapmaktan çekinir. Uygunsuz bir davranışından dolayı cezalandırılan kimseler de […]

Haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar.

Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur. Soylu kişi arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder. İngilizce: Haramzade breaks […]

Haramdan şifa olmaz.

Yüce Yaratıcının yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye el atıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana […]

Haramın temeli olmaz.

Yüce Yaratıcının yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye el atıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana […]

Hanım kırarsa kaza, halayık kırarsa ceza.

Buyurucu durumunda olanların yaptığı yanlışlık hoş görülür; buyruk altındakilerin yaptığı yanlışlık suç sayılır. İngilizce: If the lady breaks it, it’s […]

Hangi gün vardır akşam olmadık.

Sona ermeyen hiçbir iyi durum, yıldızı sönmeyen hiçbir ünlü yoktur. İngilizce: What day are we not in the evening.

Hamsin, zemheriden kemsin.

Kırk günlük zemheri (erbain) kışın en sert dönemi sayılır. Ama onu izleyen elli gün (hamsin) daha da zorlu geçer. İngilizce: […]

Hamsi niçin kurban olmasın; kanı da var, canı da.

Yanlış iş yapmaya kararlı olanlar, bunun doğru olduğunu kanıtlamaya çalışırlar. İngilizce: Why not sacrifice anchovies; There’s blood and life.

Hamsi kurban olur mu? -Kanı da var, canı da.

Yanlış iş yapmaya kararlı olanlar, bunun doğru olduğunu kanıtlamaya çalışırlar. İngilizce: Anchovies are sacrifices? -There’s blood, there’s life.

Hamı tatlı, yetkini acı.

Çocuk küçükken sevilir; sorun çıkarmaz. Ama büyüyünce anne babayı büyük sorunlar karşısında bırakır; üzer de. İngilizce: The raw one is […]

Hamama giren terler.

Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini, sıkıntılarını ve masraflarını göze almalıdır. Çünkü bu işin durumunu, sorumluluğunu kendi isteğiyle kabul […]

Hamala semeri yük olmaz.

İnsana kendi işi ağır gelmez. Çünkü üstlendiği iş ve sorumluluk yaşadığı hayatın tabiî bir sonucudur. İnsana kendi işi ve sorumluluğunu […]

Hamala semeri yük değildir.

İnsana kendi işi ağır gelmez. Çünkü üstlendiği iş ve sorumluluk yaşadığı hayatın tabiî bir sonucudur. İnsana kendi işi ve sorumluluğunu […]

Halka verir talkını, kendi yutar salkımı.

Verdiği öğüde kendi uymayan kimseler için kullanılan bir söz. İngilizce: He gives his talcum to the public, swallows his own.

Halıda nakış bir gerek.

Bir toplulukta, bir uğraşı alanında ayrık niteliği bulunan bir öğe hoş karşılanır. Buna benzer başka bir öğe iyi karşılanmaz. İngilizce: […]

Halaya giren kolunu sallar.

İngilizce: He’ll shake his arm in the rope.

Hal halin yoldaşıdır.

Aynı durumdaki kimseler, birbirlerinin durumunu daha iyi anlarlar. İngilizce: He’s a state’s companion.

Haklı söz haksızı Bağdat’tan çevirir.

Doğru, inandırıcı söz, yanlış yolda çok ileri gitmiş olan kişiyi bile yola getirir. İngilizce: The right fulminating the right fulminating […]

Hak yerini bulur.

Haksızlık er veya geç ortaya çıkar, bunun da hesabı kuşkusuz sorulur. Suçlunun cezalandırılması, hakkıyla hakkının verilmesi bu dünyada veya öbür […]