Haddini bilmeyene bildirirler.
Hemen herkesin toplumda belli bir konumu, sınırı ve yetkisi vardır. Bulunduğu durumu söz ve davranışlarıyla aşanlar sert bir karşılık görürler, […]
Hemen herkesin toplumda belli bir konumu, sınırı ve yetkisi vardır. Bulunduğu durumu söz ve davranışlarıyla aşanlar sert bir karşılık görürler, […]
İngilizce: He’ll put a snake on the camel.
İnsanlar yetişme şekillerine göre kendilerine uygun bir ortamda yaşarlarsa mutlu olabilirler. Yoksa ömürleri sıkıntı içinde geçer. Bulundukları yerde sevilmez ve […]
İnsanlar yetişme şekillerine göre kendilerine uygun bir ortamda yaşarlarsa mutlu olabilirler. Yoksa ömürleri sıkıntı içinde geçer. Bulundukları yerde sevilmez ve […]
Aynı düşüncede olan insanlar, ayrı ayrı davransalar bile bir gün aynı yolda buluşurlar. Kendilerine ait yolda veya yerde buluşurlar, birbirlerini […]
Aynı düşüncede olan insanlar, ayrı ayrı davransalar bile bir gün aynı yolda buluşurlar. Kendilerine ait yolda veya yerde buluşurlar, birbirlerini […]
Bir haylazlığından dolayı dövülen çocuk, uzun süre bunu hatırlar da haylazlık yapmaktan çekinir. Uygunsuz bir davranışından dolayı cezalandırılan kimseler de […]
Her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır. Örneğin, harmanı savurmak için yel, düğünün iyi hazırlanması ve toplantının şen geçmesi için […]
Herkesin bol bol yararlandığı şeyin arta kalanından alçakgönüllü kimseler yararlanırlar. İngilizce: The end of the blend is the dervish.
Hemen her işin bir yapılma biçimi ve ustası vardır. Ağır, önemi büyük işleri öyle herkes yapamaz. Hele bu işler acemi […]
Hizmetinin verimlerini aldığımız kimsenin bize kazandırdığı şeylerden yararlanması gerekir. İngilizce: The ox that beats the blend doesn’t have a mouth.
“Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer” atasözü, daha önce bir kötü deneyim yaşamış kişilerin, aynı türde bir durumla karşılaştıklarında daha […]
Bir davranışı kendisine pahalıya mal olan kişi, benzeri durumlar karşısında çok ihtiyatlı davranır. İngilizce: He’ll drink with a mouth burning […]
Çevresine yararlı olamayan, elinde avucunda bir şey bulunmayan kişi, hep acıklı ve üzüntülü konuşur. İngilizce: No milk sheep.
Yararlı, verimli şey, elden çıkarılmaz. İngilizce: They don’t take the milk out of the herd.
Kişinin küçükken edindiği huy, ölünceye değin sürer. İngilizce: The habit that comes in with milk comes out with a life.
Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturanlar, herkesin yaptığını yapmayanlar, ya da arkadaşlarının yardımıyla yapılan bir işten ayrılanlar büyük […]
Arkadaşlarından ayrılıp tek başına iş yapma yolunu tutan kişi, koruyucusuz, desteksiz kalır; büyük zararlara uğrar. İngilizce: The wolf grabs the […]
Beğenmediğiniz durumu, sürüp giden bir anlaşmazlık konusu yapmayınız. Hoş görüp geçininiz. İngilizce: They didn’t tell them to drive, they said, […]
“Sükût ikrardan gelir” atasözü, susmanın bazen onaylama, kabul etme ya da kabul edilebilecek bir durumu teyit etme anlamına geldiğini anlatır. […]