“Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış” atasözü, danışmanın ve danışmanın önemini vurgulamaktadır. Bu atasözü, herhangi bir iş, proje veya yolculuk gibi belirli bir hedefe ulaşmak için atılan adımlarda danışmanın ne kadar önemli olduğunu anlatır.
Atasözü, iki farklı kişinin farklı sonuçlara ulaştığı durumlara da işaret eder. Örneğin, birisi danışarak kararlarını alır ve bu kararlar sonucunda başarılı olurken, diğeri danışmadan kendi başına karar alır ve yanlış yolda ilerler.
Atasözü, özellikle iş hayatında kullanılan bir ifadedir. Çünkü iş dünyasında, kararlar tek başına alınmadığından danışmanın önemi büyüktür. Bu atasözü, bir kişinin kendi başına karar verirken hatalı bir yola girmesi durumunda, yanlış kararların olası sonuçlarının ne kadar büyük olabileceğine dikkat çeker.
Bazı durumlarda danışmanın önerileri değiştirilerek kişisel tercihler uyarlanabilir. Ancak, danışmanlık süreci yine de kişinin doğru kararlar almasına yardımcı olur. Atasözü ayrıca, bir kişinin başarısını, bir başkasının deneyimleri ve fikirlerinden yararlanarak artırabileceğini de belirtir.
Atasözünün anlamı, her zaman danışmanın yol gösterici olduğu, tavsiyelerin değerli olduğu ve kişinin kendi başına karar alırken yapabileceği hataların önüne geçilebileceği şeklinde özetlenebilir.
Özetle, “Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış” atasözü, danışmanın ve danışmanın önemini vurgulayan ve hatalı kararlar alınması durumunda sonuçların ne kadar büyük olabileceğine dikkat çeken bir ifadedir.
atasözünün diğer dillerdeki kullanımlarını ve açıklamaları:
Fransızca: “Qui demande conseil, il arrive au but; qui n’en demande pas, il s’égaré” yani “Öğüt alan hedefine ulaşır, almayan sapar”.
Almanca: “Wer fragt, führt; wer nicht fragt, irrt” yani “Soran önderlik eder; sormayan yanılır”.
İspanyolca: “El que pregunta, llega a Roma” yani “Soran Roma’ya varır”.
Arapça: “من يستشير يصبح منيراً، ومن يحكم يصبح حكيماً” yani “Danışan aydınlanır, karar veren bilgeleşir”.
Yorumlar