Lâzıma hazine yetmez, elverire para gitmez.
İngilizce: You don’t have to pay the treasure, the money doesn’t go away.
İngilizce: You don’t have to pay the treasure, the money doesn’t go away.
Şaka, kırıcı olmamalı; ince, hoşa gider olmalıdır. Şaka yaparken bile kaba, kırıcı olmamak, incelikten ayrılmamak gerektir. İngilizce: We need latife.
Lafla peynir gemisi yürümez. Şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılamaz. İngilizce: A cheese ship doesn’t work with […]
İngilizce: He opens the lagged, he escapes from the parliament who doesn’t know.
Söz söylemek, işleri başarmaya yetseydi en iri sözler söylenerek en büyük işler başarılırdı. İngilizce: If the rice is cooked, it’s […]
Söz söylemek, işleri başarmaya yetseydi en iri sözler söylenerek en büyük işler başarılırdı. İngilizce: If the rice is cooked, the […]
Yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez. Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak […]
İngilizce: The word is a little uzu, the shepherd-giving girl, or the sheep herds or the lamb.
Ağızdan çıkan bir söz, artık gizli kalamaz. Herkes onu duyar. Ağızdan söz bir kez çıktı mı artık onu gizlemek mümkün […]
Bir kimse ile konuşma uzatılırsa, sözden söze geçile geçile, başta konuşulması düşünülmeyen konulara değin girilir. Söz uzadıkça karşıdakine, sigara kutusunu […]
İngilizce: You can’t get enough of words.
Bir kimse ile konuşma uzatılırsa, sözden söze geçile geçile, başta konuşulması düşünülmeyen konulara değin girilir. Söz uzadıkça karşıdakine, sigara kutusunu […]