“Yorgun eşeğin çüş canına minnet” Türk atasözlerinden biridir ve genellikle kişilerin yaptığı iyiliklerin karşılığında teşekkür beklememesi gerektiği anlamında kullanılır. Bu atasözü, birinin yaptığı iyiliği, iyiliği yapan kişinin varlığına değil, yaptığı işe borçlu olduğumuzu ifade eder.
Örneğin, birisi bize yardım ederken, yapabileceğimiz en güzel şey, kendimize minnettar hissetmek yerine, ona minnettar olmaktır. İyiliği yapan kişinin varlığına değil, yaptığı işe, yani bizim yardıma ihtiyacımıza borçluyuz. Böylece, birinin yaptığı iyiliği karşılıksız bırakmamak ve gelecekte de başkalarına yardım etmeye teşvik etmek için elimizden geleni yapabiliriz.
Bu atasözü ayrıca, yaptığımız işlerde de geçerlidir. Çoğu zaman işlerimizi yorulmadan tamamlamak isteriz, ancak bazen yorgunluk hissederiz ve işi tamamlamak için kendimizi zorlamak zorunda kalırız. Yine de, yorgunluğumuza rağmen, işimizi bitirdiğimizde, sonuçlarının bizi tatmin edeceğini ve kendimize minnettar hissedeceğimizi görebiliriz.
Bu atasözü, bazı kültürlerde farklı bir şekilde ifade edilir. Örneğin, İngilizce “No good deed goes unpunished” derken, birinin yaptığı iyiliklerin yanlış yorumlanabileceği ve cezalandırılabileceği anlatılmaktadır. İspanyolca’da ise “No hay que escupir al cielo” (gökyüzüne tükürmekten kaçınmak gerekir) derken, yaptığımız iyilikleri hafife almamamız ve mütevazı olmamız gerektiği ifade edilir.
Bu atasözü ayrıca diğer dillerde de kullanılmaktadır. Örneğin:
İngilizce: “Don’t bite the hand that feeds you” (seni besleyen eli ısırma)
Fransızca: “On n’est jamais si bien servi que par soi-même” (Kendin yapmadıkça kimse sana hizmet etmez)
Almanca: “Selbst ist der Mann” (Erkekler kendileri yaparlar)
İtalyanca: “Chi fa da sé fa per tre” (Kendin yaparsan üç kişilik iş yapmış olursun)
İspanyolca: “A quien madruga, Dios le ayuda” (Erken kalkanın Allah yardımcısıdır)
Yorumlar