İven kız ere varmaz, varsa da baht bulmaz.
İvmekle koca bulunmaz. İven kız eşini iyi seçemeyeceği, rasgele bir kocaya varacağı için mutlu olmaz. İngilizce: The girl doesn’t get […]
İvmekle koca bulunmaz. İven kız eşini iyi seçemeyeceği, rasgele bir kocaya varacağı için mutlu olmaz. İngilizce: The girl doesn’t get […]
Körle yatan şaşı kalkar. İngilizce: It gets up with a bit of a repulsive.
Bilgisiz, düzenbaz, bayağı, taşkın kimselerden uzak dur. Onlarla iş yapmak, yakın ilişki kurmak, tartışmaya girmek, hatta kavga bile etmek sakıncalıdır. […]
Edepsiz kimse ile uğraşmamak için onun bulunduğu yerden uzaklaşınız. İngilizce: It’s preferable to move around the bush from a push-in.
Kötü şey, görünüşte iyi şeye benziyorsa iyi şeyin değeri azalır. İngilizce: The mutt is damaging to the thrush.
Kötü şey, görünüşte iyi şeye benziyorsa iyi şeyin değeri azalır. İngilizce: The push has harmto the cotton market.
Kötü şey, görünüşte iyi şeye benziyorsa iyi şeyin değeri azalır. İngilizce: The push is harmful to the rust.
Eceli gelen köpek cami duvarına işer İngilizce: If the death of the dog comes, it’ll pee on the mosque wall.
Yaradılıştan kötü olan kişi, ne denli eğitilirse eğitilsin yola gelmez. İngilizce: The tail of the dog is not corrected by […]
İngilizce: No one who bites, doesn’t fart.
Tamahkar kişi doymak bilmez. Gözü hep daha çok kazançtadır. İngilizce: If it’s up to you, it’s a scavengers a day.
İşini bilmeyen kişi, ayağına gelen kısmetten yararlanacağı yerde, zorunlu olmayan, her zaman yapabileceği bir işi öne alır. İngilizce: The mindless […]
Eğer art niyetli, aşağılık kişilerin istedikleri yerine gelseydi, onlar mutlu olurken dünya kötülüklerle dolar; iyilere de barınacak yer bulunamazdı. Şükür […]
Aptal kişi, eline geçmesi olanağı bulunmayan bir nimeti bekler. İngilizce: The dog hopes to share the baklava.
Saldırgan birisiyle karşılaşacak olan kimse, kavgaya hazır olmalıdır. İngilizce: Put the wand next to you.
Saldırgan birisiyle karşılaşacak olan kimse, kavgaya hazır olmalıdır. İngilizce: Push it, take the stone in your hand.
Berbat bir işin sıkıntısını, onu yapana çektirirler. Bu işin temizlenmesini, düzeltilmesini ona yüklerler. İngilizce: They’ll drive him to the mutt.
Bir kimsenin buyruğu altındaki kişiyi incitecek eylem, dolaylı olarak o kimseyi de incitir. Bu nedenle bir kimse adına iş gören […]
Bir kimsenin buyruğu altındaki kişiyi incitecek eylem, dolaylı olarak o kimseyi de incitir. Bu nedenle bir kimse adına iş gören […]
Kişi, yapacağı işte huysuz biriyle çatışacaksa işini o kişiyle karşılaşmayacağı yoldan (bu yol güçlüklerle dolu olsa bile) yürütmelidir. İngilizce: It’s […]