Atasozu.org

"hakkındaki atasözleri" ile ilgili atasözü sonuçları

Sopayı yiyen eşek, atı geçer.

İngilizce: The donkey who ate the bat beats the horse.

Sonradan imam olanın camiye sığmaz sesi; sonradan kadın olanın hamama sığmaz tası.

Sonradan görmüş olanlar, alışılmışın dışında gösteriş meraklısı olurlar. Kendilerini olduklarından daha üstün göstermeye çalışırlar. İngilizce: The voice of the imam […]

Sonradan gelenin evi uç, tarlası kıraç olur.

Herkesin pay alabileceği bir işi yapmakta erken davrananlar, en kazançlı parçaları ele geçirirler. Gecikenlere önemsiz parçalar kalır. İngilizce: The next […]

Sonradan gelen devlet, devlet değildir.

Kişi yaşlandıktan sonra gelen zenginlik işe yaramaz. Çünkü zengin, varlıklı olmanın tadı ancak gençlikte çıkarılır. Kişi gençliğinde zengin olmalıdır ki […]

Sona kalan donakalır.

Yapılacak bir işi hemen yapmayıp geciktiren kişi zarar eder. Örneğin bir şeyden birçok kimse yararlanacaksa daha önce davrananlar seçer, seçer […]

Son pişmanlık fayda vermez.

İş işten geçtikten sonra pişman olmanın bir yararı yoktur. Önemli olan bir zarara uğramadan önce, yapılacak işe iyi düşünerek, tedbir […]

Son pişmanlık fayda etmez.

İyice düşünülmeden yapılan iş, çok kez insanı zarara ya da geri dönemeyeceği bir çıkmaza sokar. O zaman pişman olmak da […]

Son gülen iyi güler.

Bir konunun üzülecek ve sevinilecek evreleri sona erdiği zaman sevinilecek durum ağır basmışsa eski tasalar unutulur, hep sevinilir. İngilizce: The […]

Sokma akıl, sekiz adım gider.

Koyma akıl akıl olmaz. İngilizce: Don’t sting, the mind goes eight steps.

Soğuk; kırk kat keçe, ben ondan geçe; bir kat deri, ben ondan geri demiş.

Bir kat deri giysi, kat kat yün giysiden daha çok sıcak tutar. İngilizce: It’s cold; forty layers felt, I passed […]

Soğuk su, sıcak aş diş düşmanı, genç avrat koca herifin baş düşmanı.

İngilizce: Cold water, hot ash tooth enemy, young avrat is the big guy’s enemy.

Soğanın acısını yiyen bilmez, doğrayan bilir.

Bir iş yapılırken ne denli güçlük çekildiğini, o işi başarmış olan bilir; başarılmış olan işten yararlanan bilmez. Bir işteki güçlüğü, […]

Sofu soğan yemez, bulunca sapını komaz.

Hoşa gitmeyen işlere yönelmez gibi görünen öyle kişiler vardır ki bu işlere girişince en aşırı yolu tutarlar. İngilizce: Sofu doesn’t […]

Siyah inekten beyaz süt sağılır.

Görünüşe değil özdeki cevhere bakılmalıdır. Görünüşü beğenilecek gibi olmayan öyle kişiler vardır ki değerlerine paha biçilemez. İngilizce: White milk is […]

Sivilceyi kurcalama, çıban edersin.

Kurcalama sivilceyi… İngilizce: Don’t mess with pimples, you’ll boil it.

Sivilce kurcalanınca çıban olur.

Kurcalama sivilceyi… İngilizce: When you’re in a pimple, it’s boiled.

Sitte-i Sevir, kapıyı çevir.

Sitte-i Sevir’de hava çok bozuk ve fırtınalı olur. Dışarı çıkmamalı. İngilizce: Sitte-i Sevir, turn the door.

Sitte-i Sevir, her saati bir devir.

Sitte (Arapça) altı, Sevr (Arapça) boğa demektir. Sitte-i Sevr Boğa Burcunun altı günü, anlamını taşıyor ki güneşin Boğa Burcuna girdiği […]

Sirkesini, sarımsağını sayan paçayı yiyemez.

Küçük sakıncalarını düşünerek bir işe girişmeyen kişi, o işin kazançlarından yoksun kalır. İngilizce: He can’t get away with his vinegar, […]

Sinek pekmezciyi tanır.

İşini bilen kişi, yararlanacağı kimseyi bilir. Çıkarını kollayan, kendini düşünen, işinin ehli olan kimse, kimden yararlanacağını iyi bilir. İngilizce: The […]