İt yal yediği kapıyı bekler.
Vefalı kişi, iyilik gördüğü kimseyi ya da kurumu savunur. İngilizce: Push just waits for the door where he eats.
Vefalı kişi, iyilik gördüğü kimseyi ya da kurumu savunur. İngilizce: Push just waits for the door where he eats.
Gerçekleşmesi doğal olan işlere, durumlara karşı çıkılsa da engellenemez. Bu bakımdan kötü niyetli kimselerin sözlerine ve davranışlarına aldırış etmeden, doğru […]
İngilizce: If it’s embarrassed, it wears frost.
Aşağılık kimse bir konu üzerinde sesini yükseltince aynı amacı güdenler o ses etrafında toplanır, kendisiyle birleşirler. İngilizce: It’ll be howl, […]
Ekmek parası kazanmak için it sürümek gibi bir iş tutmak bile ayıp değildir. İngilizce: It’s a bunch of maple wins.
Ekmek parası kazanmak için it sürümek gibi bir iş tutmak bile ayıp değildir. İngilizce: Make a lot of money.
Bir desteği bulunmayan kişi, (özellikle paraca) çektiği sıkıntıları zamanla atlatır ama bu arada çektiklerini ancak kendisi bilir. İngilizce: It’ll be […]
Başkasının korumasıyla iş yapan akılsız kişi, desteklendiğini unutarak kendi gücüne inanır. İngilizce: He said, “I have a dark shadow.”
Başkasının korumasıyla iş yapan akılsız kişi, desteklendiğini unutarak kendi gücüne inanır. İngilizce: He walked in the shadow of the dog […]
İşleri, güçleri kötülük yapmak olanlar birbirlerinden ayrılmazlar. İngilizce: The mutt won’t leave its tail.
Hilebaz, ahlâksız, başkalarına kötülük etmeyi kural hâline getiren insanlar birbirlerini gayet iyi tanırlar. Bu yüzden birbirlerini anlayışla karşılar, birbirlerine rahatsızlık […]
Hilebaz, ahlâksız, başkalarına kötülük etmeyi kural hâline getiren insanlar birbirlerini gayet iyi tanırlar. Bu yüzden birbirlerini anlayışla karşılar, birbirlerine rahatsızlık […]
Aşağılık kişiler birbirlerini kendi gibilerinin toplandığı yerde bulurlar. İngilizce: It’ll find the mutt in the suvatta.
İngilizce: It doesn’t bite.
Tembel kişi kendisinin yapması gereken işi, tembel olan birine buyurur. O da buyruğu altındaki birine. İngilizce: It’s mutite, it’s on […]
Tembel kişi kendisinin yapması gereken işi, tembel olan birine buyurur. O da buyruğu altındaki birine. İngilizce: It’s a push, it’s […]
Birinden bir şey isteyen biraz utanır ama isteği yerine getirmeyen daha çok utanması gerekir. Darda kalanın, ihtiyacı olanın, bir şeyi […]
İngilizce: Unwanted ash, your stomach hurts or headaches.
Bir şeyi istemem diyen, fırsat bulunca, bakarsınız ki aşırı istekli olandan daha çok o şeyi istiyormuş. İngilizce: He should be […]
İngilizce: It’s a shame to ask, it’s a shame not to give.