Hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir.
Ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta olmak bundan daha kolay görünür. İngilizce: He’d rather be […]
Ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta olmak bundan daha kolay görünür. İngilizce: He’d rather be […]
Bir kişiye, onsuz yapamayacağı belli olan bir şeyin gerek olup olmadığı sorulmaz. İngilizce: The patient is not asked about a […]
Bir kişiye, onsuz yapamayacağı belli olan bir şeyin gerek olup olmadığı sorulmaz. İngilizce: The patient is not asked about a […]
Sağlıklı bir insan organizmasında birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyolojik görevlerin aksaması, dolayısıyla sağlığın bozulması son derece tabiîdir. Bu sebeple, hasta […]
Sağlıklı bir insan organizmasında birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyolojik görevlerin aksaması, dolayısıyla sağlığın bozulması son derece tabiîdir. Bu sebeple, hasta […]
Hastalık, birden ve çok zorlu gelir. Ama yavaş yavaş iyileşir. İngilizce: The disease enters the wing, it comes out of […]
Yatan ölmez, eceli yeten ölür. İngilizce: The patient will die, not the one who lies.
İngilizce: If the patient survives, he’ll go against the physician.
İnsan hasta olup ağrılar, sızılar içinde kıvrandıktan sonra hasta olmadığı zamanki durumunun değerini gereği gibi anlar. İngilizce: He doesn’t know […]
Kişi, kendisi için bir özveride bulunan kimseye karşı, sırası gelince daha büyük özveride bulunur. İngilizce: Be sick for me, i’ll […]
Başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kişi, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasını görür. İngilizce: He didn’t catch up there, saying he’d burn […]
Bir haylazlığından dolayı dövülen çocuk, uzun süre bunu hatırlar da haylazlık yapmaktan çekinir. Uygunsuz bir davranışından dolayı cezalandırılan kimseler de […]
Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur. Soylu kişi arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder. İngilizce: Haramzade breaks […]
Yüce Yaratıcının yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye el atıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana […]
Yüce Yaratıcının yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye el atıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana […]
Buyurucu durumunda olanların yaptığı yanlışlık hoş görülür; buyruk altındakilerin yaptığı yanlışlık suç sayılır. İngilizce: If the lady breaks it, it’s […]
Sona ermeyen hiçbir iyi durum, yıldızı sönmeyen hiçbir ünlü yoktur. İngilizce: What day are we not in the evening.
Kırk günlük zemheri (erbain) kışın en sert dönemi sayılır. Ama onu izleyen elli gün (hamsin) daha da zorlu geçer. İngilizce: […]
Yanlış iş yapmaya kararlı olanlar, bunun doğru olduğunu kanıtlamaya çalışırlar. İngilizce: Why not sacrifice anchovies; There’s blood and life.
Yanlış iş yapmaya kararlı olanlar, bunun doğru olduğunu kanıtlamaya çalışırlar. İngilizce: Anchovies are sacrifices? -There’s blood, there’s life.