Gidilmeyen yer senin değildir.
Ulaşıp yanına varamadığımız, kendisinden yararlanamadığımız yer bizim olsa ne olur? Bizim dediğimiz yer, elimizde bizzat tutup kendisinden yararlandığımız yer olmalıdır. […]
Ulaşıp yanına varamadığımız, kendisinden yararlanamadığımız yer bizim olsa ne olur? Bizim dediğimiz yer, elimizde bizzat tutup kendisinden yararlandığımız yer olmalıdır. […]
Ölen kimse nasıl dirilmezse, elden çıkan şey de bir daha ele geçmez. İngilizce: If he came, my grandfather would have […]
Böyle bir yol tutanın elde edebileceği şey peşin olarak söylenebilir. İngilizce: You’re going to go to Antep, your food is […]
Rızkını çıkarmak için gezip dolaşan, şuraya buraya başvuran kimse aç kalmaz. İngilizce: The wandering wolf won’t starve.
Gereksiz davranışlarda bulunan kişiler, kendilerine zararlı durumların ortaya çıkmasına sebep olabilirler. Gerekli olmadığı halde şurada burada dolaşan kişi, bu gezme […]
Hıdrellez gelince (yani 6 Mayısta) yazın kendini göstermesi gibi ancak uygun koşullar gerçekleşirse beklenen sonuca kavuşulur. İngilizce: Bring me a […]
İngilizce: The tense rope, the quick cut.
İngilizce: The real friend will be revealed in bad days.
İngilizce: The day is also narrow, and the narrow day is wide.
Gençlik, insanın en verimli çağıdır. Güç ve enerji doludur. İnsan işte bu dönemde çalışıp para biriktirmeli, mal-mülk sahibi olmalıdır. Çünkü […]
Gençlik, insanın en verimli çağıdır. Güç ve enerji doludur. İnsan işte bu dönemde çalışıp para biriktirmeli, mal-mülk sahibi olmalıdır. Çünkü […]
Gençlik, insanın en verimli çağıdır. Güç ve enerji doludur. İnsan işte bu dönemde çalışıp para biriktirmeli, mal-mülk sahibi olmalıdır. Çünkü […]
İnsanın gençliği göz açıp kapayıncaya kadardır. Ne olup bittiği pek anlaşılamadan geçip gider. İnsan ihtiyarlayınca şöyle düşünür, yapılacak pek çok […]
İnsanın gençliği göz açıp kapayıncaya kadardır. Ne olup bittiği pek anlaşılamadan geçip gider. İnsan ihtiyarlayınca şöyle düşünür, yapılacak pek çok […]
Tehlikeli, güç bir duruma düşüp de ortalık iyice karışınca kimileri kendi başlarının çaresine bakarlar. Bunlar ne yapıp yapıp kurtulur ve […]
Her eve gelin girmeyebilir. Ama her eve ölüm girer. İngilizce: We didn’t enter, we didn’t enter, we didn’t have a […]
Bir eve gelin gelir gelmez, çocuğu da beşikte saymak ve bebek hazırlıklarına başlamak gerekir. İngilizce: The boy is in the […]
İngilizce: Come on, see the camel where he’s got the fortunes.
Bir gelin güveyinin evine götürülmek üzere ata bindirilir. Ama bakalım oraya ulaşacak ve evlenme gerçekleşecek mi? Yoldayken ölüm gibi, gelini […]
İngilizce: The bride rode on the horse and the glory came down to the door.