Atasozu.org

"atasozu" ile ilgili atasözü sonuçları

Gökyüzünde düğün var deseler, kadınlar merdiven kurmaya kalkar.

Kadınlar, düğüne, eğlenceye can atarlar. Bu uğurda katlanmayacakları sıkıntı yoktur. İngilizce: If they say there’s a wedding in the sky, […]

Gökten yere yağar, yerden göğe değil.

Varlıklılar yoksullara, güçlüler güçsüzlere yardım eder; tersi düşünülemez. İngilizce: It rains from the sky to the earth, not from the […]

Gökten ne yağar ki yer kabul etmesin?

Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler. İngilizce: What rains from the sky so that it does not accept a place?

Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi?

Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler. İngilizce: What rained from the sky, and he did not accept the earth?

Gök gürlemeden yağmur yağmaz.

Bir kişi ya da topluluk, sesini yükseltmezse istediğine kavuşmaz. İngilizce: It doesn’t rain without thunder.

Gemisini kurtaran kaptan.

Tehlikeli, güç bir duruma düşüp de ortalık iyice karışınca kimileri kendi başlarının çaresine bakarlar. Bunlar ne yapıp yapıp kurtulur ve […]

Gem almayan atın ölümü yakındır.

Dik kafalı, söz dinlemez, hırçın kişi, davranışının büyük zararını görür. İngilizce: The death of a horse that doesn’t take a […]

Gelini ata bindirmişler, ya nasip demiş.

Nikah kıyılmış, gelin kocası evine gitmek üzere ata binmiş de olsa evlenmenin gerçekleşmemesi ihtimali vardır. Kesin sonuç alınmadan, hiçbir işe […]

Geline oyna demişler, yerim dar demiş.

İngilizce: They told the bride to play, and she said, “I’m tight.”

Gelin olmayan kızın vebali amcası oğlunun boynuna.

Geleneğe göre, amca oğlu, amcası kızını bu duruma düşürmemeli, nikahlamalıdır. İngilizce: The son’s uncle’s neck.

Gelin halı getirir, serer kendi oturur.

Gelin altın taht getirmiş, çıkmış kendisi oturmuş. İngilizce: The bride brings the carpet, serer sits on his own.

Göğe direk, denize kapak olmaz.

Öyle işler vardır ki, insanın gücünü ve imkânlarını aşar; gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu tür işlerle uğraşmak, bu yolda hayallere […]

Göçtük yurdun kadri konduk yurtta bilinir.

Beğenilmeyip bırakılan yerin ne denli değerli olduğu, yeni yerleşilen yerin kötülüğü görüldükten sonra anlaşılır. İngilizce: The madhouse is known in […]

Göç dönüşü topal eşek öne geçer.

Toplum belli bir yönde ilerlerken sonuncu olanlar bu gidiş ters yön alırsa birinci olurlar. İngilizce: The return of immigration takes […]

Gizliden gebe kalan, aşikâre doğurur.

Toplum içinde hiçbir davranış gizli kalmaz. İlkin gizlenebilmiş olan bir iş, bir süre sonra gizlenemeyecek sonucu ile açığa çıkar. İngilizce: […]

Gittiğin yer kör ise, gözünü yum da bak.

İngilizce: If the place you’re going is blind, close your eyes and look.

Gitti ağalar paşalar, kellere kaldı köşeler.

İngilizce: Gone, agha, pasha, bald, corners.

Gidip de gelmemek, gelip de bulmamak var.

Bulunduğu yerden uzaklara gidecek kimsenin geri dönmemesi, döndüğünde de bıraktıklarını bulamaması mümkündür. Bu sebeple yola çıkacak kişi bunu düşünmeli ve […]

Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var.

Bulunduğu yerden uzaklara gidecek kimsenin geri dönmemesi, döndüğünde de bıraktıklarını bulamaması mümkündür. Bu sebeple yola çıkacak kişi bunu düşünmeli ve […]

Gidilmeyen yer senin olmaz.

Ulaşıp yanına varamadığımız, kendisinden yararlanamadığımız yer bizim olsa ne olur? Bizim dediğimiz yer, elimizde bizzat tutup kendisinden yararlandığımız yer olmalıdır. […]