İki el bir baş içindir.
Yüce Allah, insanları geçimlerini sağlayabilecek bir güçle donatmıştır. Bu gücü kullanan insan, başkalarına muhtaç olmadan yaşayabilir. İnsan ancak kendi geçimini […]
Yüce Allah, insanları geçimlerini sağlayabilecek bir güçle donatmıştır. Bu gücü kullanan insan, başkalarına muhtaç olmadan yaşayabilir. İnsan ancak kendi geçimini […]
Çok konuşmak doğru değildir. Çok konuşan, gereksiz, yanlış sözler söyler. Karşındaki iki, on, yüz söylerse sen bir söyle. Yerinde cevap […]
Haddinden fazla konuşmak, gereksiz ve yanlış sözlerin ağızdan çıkmasına yol açar. Ayrıca konuşan kişiyi de itici yapar. Bu bakımdan az […]
Birbirleriyle anlaşamayan, kavga eden iki kişinin arasını bulacak bir akıllı çıkar. Böyle biri çıkmazsa aynı işi mahkemeler görür. İngilizce: They […]
Evlenecek çiftten biri yoksul ise ötekinin az çok bir şeyleri bulunmalıdır ki için de barınabilecekleri bir ev açabilsinler ve orada […]
Çokluk olan yerde tartışma, farklı görüş ve anlaşmazlık muhakkak olur anlamındadır. İngilizce: Two bowls are thuttering in one place!
Kurnazlıkta eşit olan iki kimse bir iş üzerinde birlikte çalışamazlar; birbirlerini aldatmak, saf dışı bırakmak için uğraşırlar. Bunda ısrarlı olmaları, […]
Fikirleri, eğilimleri ve davranışları birbirinden farklı olan iki kişi belli bir konuda, bir iş üzerinde uyuşamazlar; görüş ayrılıkları yüzünden ortaya […]
Kendi başına buyruk, kimseden izin almaksızın dilediği gibi davranan iki kişi, aynı iş üzerinde görevlendirilip çalıştırılamaz. Her an aralarında anlaşmazlığın […]
Bir ülkede iki baş egemen olmaz. Böyle iki baş bulunursa geçinemezler, kavga ederler; biri ötekini ortadan kaldırır. İngilizce: Two lions […]
İngilizce: He’d die of two-mother milk, two-wife edifying lice.
İngilizce: The old man wears white on winter’s day.
İhmalci kişinin zengin olması kolay değildir. Çünkü kazanç getiren işi vaktinde yapmaya üşenir; fırsatı kaçırır. İngilizce: Negligence is at stake […]
Hoşlanılmayan bir davranışın en küçüğünü, başkalarından önce kendimizde deneyip etkiyi görmeli; ondan sonra bunun daha büyüğünü başkalarına uygulamanın ne denli […]
İçgüveysi konuk gibidir. Evdekiler sürekli olarak onu ağırlamaya, memnun etmeye, gücendirmemeye çalışırlar ve kendileri rahatsız olurlar. İngilizce: Internal pain
Başlangıç ve gidişat bir işin nasıl sonuçlanacağı konusunda aşağı yukarı bir fikir verir. İyi başlamayan, sürekli aksayan, aksiliklerden bir türlü […]
Güzelliğin onda dokuzu giyim kuşamla sağlanır. İngilizce: Beauty is ten, nine freeze.
Güzeller, güzelliklerine yaraşan bir yaşayış ararlar. Bunu bulmak da pek kolay olmadığından, -ya da kendilerini bulduklarına layık görmediklerinden mutlu olmazlar. […]
Kızken güzel olanın, doğum yaptıktan sonra güzelliği kalır mı, belli olmaz. İngilizce: Don’t see beauty as a girl, see behind […]
Bütün insanlar güzellere ve güzel şeylere karşı sevgi duyarlar. İngilizce: Everybody loves beauty.