Sanatı ustadan görmeyen öğrenmez.
Her sanatın birtakım incelikleri vardır. Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, bunu kendi kendine bulamaz. Her halde bir ustadan görüp öğrenmelidir. […]
Her sanatın birtakım incelikleri vardır. Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, bunu kendi kendine bulamaz. Her halde bir ustadan görüp öğrenmelidir. […]
Kişinin elindeki sanat, değeri hiç eksilmeyen bir servettir. Bir kenarda saklanan altın, günü gelince bozdurulup kullanılır. Sanat da altın bilezik […]
Kişi, işini başkasına inanmamalı, kendisi yapmamalıdır. Kişi, kendi işini kendisi yapmalıdır. İşini başkasına bırakmazsa içi rahat eder, sıkıntıya düşmez. Hem […]
Kişi, kendi işini kendisi yapmalıdır. İşini başkasına bırakmazsa içi rahat eder, sıkıntıya düşmez. Hem işi kolay yürür, hem de istediği […]
Sana sert, kaba, acımasız davranana, sen yumuşak davran; o incitiyorsa, sen incitme; kötülük ediyorsa, sen iyilik et. İngilizce: Whoever hit […]
Sana kötülük edene sen iyilik et. Sert davranana yumuşak davran. İngilizce: You hit the one who hit you with a […]
İngilizce: If you have a hay, your hand in the haystack?
Karga mandayı babası… İngilizce: The magpie’s calf doesn’t end up for his father’s sake.
En değersiz şeyi bile atmayıp saklamalı. Günün birinde işe yarar. Gereksiz görülen, işe yaramaz kabul edilen şey günün birinde, ileride […]
Her şey var olduğu zaman alınıp bir köşeye konulmalı ki ortadan çekildiği zaman el altında bulunsun ve kullanılsın. İngilizce: Keep […]
Titizlikle korunmak istenen, üzerine fazla düşülüp titrenen şeye çoklukla bir zarar gelir. Bunu önlemek insanın elinde değildir. Bu bakımdan bir […]
Keçide de sakal var. İngilizce: The beard’s in the goat.
Kullanacağı şeyler kusurlu olursa en usta kimse bile onları uygun biçime sokamaz. Gelir gidere denk değilse durumu düzene koymaya çalışan […]
Kimsenin ilgilenmediği, benimsemediği, sahip çıkmadığı işler üzerinde değersiz kişiler egemenlik kurarlar. İngilizce: It’s an unclaimed house.
Toplum içinde önemsenmeyen kişiler birbirlerine değer verir, saygı gösterirler. İngilizce: The deaf welcome each other.
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen kimse, yakınında konuşulanları duymaz. Ama konuşulanlara bakarak değerlendirmeler yapar, anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp karşılık verir. […]
Sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler. Bir durumun içyüzünü bilmeyen […]
Herkesin işitip öğrendiği şey, dikkatsiz kimse için bir daha söylenmez. İngilizce: There’s no time for the deaf twice.
Çıkar sağlamaya yardım eden kimseye ya da şeye zarar gelmemesine dikkat edilmelidir. İngilizce: The calf of the milking cow is […]
Taş altında olmasın da… İngilizce: Thanks to the mountain behind him.