Sefa ile yenen cefa ile kazanılır.
Kaygısız, sakin, zevk ve gönül rahatlığı içinde yenen para, sıkıntı çekilerek ve alın teri dökülerek kazanılmıştır. İngilizce: It is won […]
Kaygısız, sakin, zevk ve gönül rahatlığı içinde yenen para, sıkıntı çekilerek ve alın teri dökülerek kazanılmıştır. İngilizce: It is won […]
Ecel geldi cihane… İngilizce: There’s no unprovoked death.
Kılavuz ve yardımcı almadan hiçbir iş başarılamaz. Dünyada her şeyin olmasına veya bir hâlde bulunmasına yol açan bir sebep vardır. […]
Birine teslim edeceğiniz bir şeyi eğer sayarak, ölçerek ya da tartarak verirseniz, emanet alan kişi onu daha iyi korur; içinde […]
Miktarı saptanarak bir kimseye teslim edilmiş olan eşya iyi korunur. İngilizce: No wolf eats a numbered sheep.
Bir işin yapılması, ya da gerçekleşmesi için konulmuş olan belli süre çarçabuk geçer. Sayısı belli olan, bir işin yapılması için […]
Sayısı belli olan, bir işin yapılması için önemli ve az görülen belirli zaman süresi çok çabuk geçer. Kişi işine öyle […]
Sev beni, seveyim seni. İngilizce: Count me, let me count you.
İşe yaramaz sandığın bir malı satılığa çıkarırsan görürsün ki hatıra gelmeyen yerlerden onu arayıp soranlar vardır. İngilizce: Whether it’s pitch […]
Anlaşan kimselerin -aynı aileden imişler gibi- birbirlerinden saklısı, gizlisi yoktur. Başkasıyla böyle bir yakınlık kuramamış olan kimse, tek başına kendi […]
Sorumlulukları olmakla birlikte her eve bir kadın gerektir. Bir evde ara sıra kullanılacak şeyden -insanı rahatsız da etse- bir parça […]
Küçük sakıncalarını düşünerek bir işe girişmeyen kişi, o işin kazançlarından yoksun kalır. İngilizce: The one who calculates his garlic can’t […]
Küçük sakıncalarını düşünerek bir işe girişmeyen kişi, o işin kazançlarından yoksun kalır. İngilizce: He can’t eat the leg that calculates […]
Bir topluluğun arasına yeni girmiş olan kötü kimsenin foyası ilk günlerde meydana çıkmaz. İnsanlar kötü yanlarını kolay kolay belli etmezler. […]
Yürüttüğünüz işi amaçlanan sonuca ulaştıramasanız bile ulaşabildiğiniz evre de olumlu bir aşamadır. İngilizce: You wrap the garlic, wrap it, put […]
Para yenmez, içilmez. Oysa besin olmasa yaşanmaz. Bu nedenle insan için de, hayvan için de besin paradan daha değerlidir. Hele […]
Sarhoş, deliden daha delice davranışlarda bulunur. İngilizce: He’s even crazy about drunk.
Değme sarhoşa… İngilizce: Don’t touch the drunk, let him fall apart.
İşine hor bakan… İngilizce: He wears a bag in his throat, despising his art.
Her sanatın birtakım incelikleri vardır. Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, bunu kendi kendine bulamaz. Her halde bir ustadan görüp öğrenmelidir. […]