Seraskere dana güttüren dünya.
Dünya bir, işi bir, Kavanoz dipli dünya, İn kalk dünyası. İngilizce: The world that’s going to make the serasker a […]
Dünya bir, işi bir, Kavanoz dipli dünya, İn kalk dünyası. İngilizce: The world that’s going to make the serasker a […]
İngilizce: My stomach in the basket, my back in the trunk.
Çünkü o çok para koyup geniş iş yapmak ister; buna senin gücün yetmez. Zarar ederseniz o dayanabilir, sen dayanamazsın. İş […]
Yaramaz çocuk, senin yaptığın bir kaza sayılır. Bunun çaresine bakmak için kimden imdat isteyebilirsin? Kendi eyleminden doğan bütün olumsuzluklar böyledir. […]
Yaramaz çocuk, senin yaptığın bir kaza sayılır. Bunun çaresine bakmak için kimden imdat isteyebilirsin? Kendi eyleminden doğan bütün olumsuzluklar böyledir. […]
İngilizce: If you love your son, he loves your son.
Hiç kimse kendisini başkasının buyruğu altında görmek istemez. Kendisine hükmetmek isteyen kimseye karşı duygusu şudur: Sen kendini nasıl yüksek ve […]
Bir kimse, başka bir kimse ile olan ilişkisini keserse, o da bu kişi ile ilişkisini sürdürmek istemez. İngilizce: It’s you, […]
Kazanacağım malı benden sonra kime bırakacağım diye çalışmaktan vazgeçme. Düşmana kalacağını da bilsen kazanç yolunu bırakma. İngilizce: You win and […]
İnsan, yapacağı işi gözünde büyütmemeli, yenmeye azmederek çalışmaya koyulmalıdır. Bir işi başarmada azim ve cesaret çok önemlidir. Eğer girişeceğin işi […]
Çalışırsan malın verimli, kazancın bol olur. Böyle böle zengin olursun. Mal-mülk edinmenin, para kazanmanın yolu çalışmaktır. İnsan ne kadar çok […]
Kazanırsan dost kazan… İngilizce: You win friendly; the enemy exits the head of the stove.
Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar? İngilizce: Grandpa, who’s going to groom this […]
Yoksul olan ya da toplumda seçkin bir yeri bulunmayan kişi, durumunun kaldıramayacağı işe kalkışmamalıdır. İngilizce: You’re a weird Gypsy, you […]
Bir konu üzerindeki görüşme sırasında uysallık gösterir, karşınızdakinin dediğini kabul ederseniz, anlaşmazlık çıkmaz. İngilizce: There’s no fighting when you say […]
Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar? Kişi, üzerine düşen işten kaçmayıp onu yapmalıdır. […]
Her davranış para harcamayı gerektirir. İngilizce: Hey, money, word money.
Emek çekilmeden ele geçen para; gereksiz yerlere harcanır, çarçur olur gider. İngilizce: It goes with the wind that comes with […]
Herhangi bir durumda önemli olan, kalıcı öğelerdir. Gelip geçici olanlar değil. İngilizce: The flood goes, the sand stays, the person […]
Geçici olanlara değil, kalıcı olanlara önem vermek gereklidir. Hayatın akışı içinde yaşadığımız olayların, bulunduğumuz yerlerin, ilişki kurduğumuz insanların bir aslî […]