Sevenin kuluyum, sevmeyenin sultanı.
Sizi sevenlere kul gibi hizmet ediniz. Sevmeyenlere yüz vermeyiniz, yüksekten bakınız. İngilizce: I’m the servant of the lover, the sultan […]
Sizi sevenlere kul gibi hizmet ediniz. Sevmeyenlere yüz vermeyiniz, yüksekten bakınız. İngilizce: I’m the servant of the lover, the sultan […]
Tutku hâlini almış aşırı sevgi, başlangıçta sevenleri birbirine bağlayan güçlü bir bağdır. Karşılıklı sevgi bittiği anda bu bağ kopar; tutkuya […]
Sevda ateşi sevgilileri önce kaynaştırır; bir süre sonra söner. Öyle ki başta en büyük mutluluk kaynağı sayılırken, sonra en büyük […]
Toplumdaki yeri ne denli değersiz olursa olsun, seni seveni sev. Toplumdaki yeri ne denli yüksek olursa olsun, seni sevmeyeni sevme. […]
Sevgi karşılıklı olur. Sen beni seversen ben de seni severim. İngilizce: Love me, i love you.
Güvendiğin şey, işe yaramayacak kadar küçük ve önemsiz ise onu kullanmaktan vazgeç; sonuçtan umudunu kes. Sermaye, bir işin kurulup yürütülmesi […]
Dik başlı olanlar, davranışlarının cezasını görürler. Bu davranışları hayatlarına bile mal olabilir. İngilizce: Serkeş ox takes the last breath in […]
Dik başlı olanlar, davranışlarının cezasını görürler. Bu davranışları hayatlarına bile mal olabilir. İngilizce: Serkeş takes ox-gasp at the butcher’s shop.
Güçsüz kişiye en küçük sarsıntı yıkım nedeni olur. İngilizce: The sparrow is a bar beanie.
Yapmayı düşündüğü işin tehlikelerini göze alamayan kimse o işe girişmemelidir. Tehlikeleri gözünde büyüterek işe girişmekte çekingen davranan kimse, amacına ulaşamaz. […]
Deveci ile konuşan kapısını büyük açar. İngilizce: The voice of the one who speaks with the sparrow comes from the […]
Dünya bir, işi bir, Kavanoz dipli dünya, İn kalk dünyası. İngilizce: The world that’s going to make the serasker a […]
İngilizce: My stomach in the basket, my back in the trunk.
Çünkü o çok para koyup geniş iş yapmak ister; buna senin gücün yetmez. Zarar ederseniz o dayanabilir, sen dayanamazsın. İş […]