İstemem diyenden korkmalı.
Bir şeyi istemem diyen, fırsat bulunca, bakarsınız ki aşırı istekli olandan daha çok o şeyi istiyormuş. İngilizce: He should be […]
Bir şeyi istemem diyen, fırsat bulunca, bakarsınız ki aşırı istekli olandan daha çok o şeyi istiyormuş. İngilizce: He should be […]
İngilizce: Wanting faces, inadvertent
İngilizce: It’s a shame to ask, it’s a shame not to give.
Bir kimseye ölçüsüz, ağır sözler söylemek, hakaret etmek doğru değildir. O da ağır sözlerle karşılık verir. İngilizce: Anyone who says […]
İngilizce: Instead of messing with the mutt, change your way.
Ahlâksız, bayağı ve değersiz kimseler bir göreve veya mevkiye gelip önemi büyük, yüce bir amaç için hizmet yapamazlar. Aşağılık kimse, […]
Temizliğine herkesin büyük bir inancı bulunan kişi ya da şey, aşağılık kimselerin atmak istediği çamurla kirletilemez. İngilizce: The sea won’t […]
Aşağılık kişinin ağzını kapamak için ona bir çıkar sağlamak yeter. İngilizce: The dog holds his mouth bone.
Kazanç ne kadar çok olursa olsun, tutumlu davranılmazsa para biriktirilemez. Tasarruf, savurganlık yapmamak, tüketimi kısmakla mümkündür ancak. İnsan ne denli […]
Bir şey yemeyi canı çekmeyen kimse, yiyecekten bir parça tadınca iştahının açıldığını görür. İngilizce: Appetite is at the bottom of […]
İşveren, görevini iyi yapan, çalışkan işçisine iyi bakar. Onu ödüllendirir. İngilizce: The donkey’s neck is beaded.
Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir. Çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar. İngilizce: The iron […]
Durağan durumdan hareketli duruma geçmek ve çalışmak, insandaki hantallığı, isteksizliği ve uyuşukluğu söküp atar; onu canlı, yetenekli ve verimli kılar. […]
Durağan durumdan hareketli duruma geçmek ve çalışmak, insandaki hantallığı, isteksizliği ve uyuşukluğu söküp atar; onu canlı, yetenekli ve verimli kılar. […]