Her başın bin derdi var, değirmencininki su.
Herkesin kendi yaşayışı ile ilgili bir derdi vardır. Bir kişinin derdi ötekininkine benzemez. İngilizce: Every head has a thousand problems, […]
Herkesin kendi yaşayışı ile ilgili bir derdi vardır. Bir kişinin derdi ötekininkine benzemez. İngilizce: Every head has a thousand problems, […]
İngilizce: Handling every conceivable tree.
Çeşitli işler, çeşit çeşit yetenekli kişilerle başarılabilir. Herkes aynı şeyi bilse ve yapabilseydi, geri kalan işleri yapacak kimse bulunmazdı. İngilizce: […]
Kimi nesne, iş ya da durumun kendine has bir özelliği vardır. Bu bakımdan özelliği bulunan bir şey için herhangi bir […]
Bir topluluğun dayandığı temel bozulursa o topluluk yıkılır. İngilizce: Every tree rots from its root.
Bir topluluğun dayandığı temel bozulursa o topluluk yıkılır. İngilizce: Every tree dries from its root.
Etrafımızda yaşayan insanların dış görünüşlerine bakarak onlardan bir verim beklenmemelidir. Dıştan bize verimli gibi görünen nice insanın yararsız olduğu, onlardan […]
İngilizce: Is she, her thigh swell and cheap?
Yasaklanan ya da ele geçirilmesi güç olan şeyin çekiciliği karşısında ona kavuşma isteğini yenmek güçtür. İngilizce: Halva is cute, delicious […]
Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur. Soylu kişi arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder. İngilizce: Halalzade makes […]
Karı kocasının, koca karısının başkasıyla senli benli olmasına, düşüp kalkmasına göz yummamalıdır. İngilizce: Halal is not generous.
Din, yasa, ahlak dışı iş yapmadan zengin olunmaz. İngilizce: Rice is not eaten with halal gain.
Sağlığımızı yitirdiğimiz, hastalandığımız zaman kapısını çalacağımız tek kişi hekimdir. Haksızlığa uğradığımız, can ve mal emniyetini kaybettiğimiz yerde başvuracağımız kişi de […]
Bir hastanın ne çektiğini, hekim değil hasta bilir. Çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Bunun gibi bir derde düşenin, bir felâkete […]