Güttüğü iki keçi, ıslığı dağı taşı tuttu.
İngilizce: The two goats he was moaning, the mountain stone.
İngilizce: The two goats he was moaning, the mountain stone.
Kafasını dinlemek, kendi köşelerinde sessiz yaşamak isteyenler; gürültülü, patırtılı işlerle ilgilenmez; böyle görevler almazlar. İngilizce: The copperman who doesn’t want […]
Kafasını dinlemek, kendi köşelerinde sessiz yaşamak isteyenler; gürültülü, patırtılı işlerle ilgilenmez; böyle görevler almazlar. İngilizce: He doesn’t go into a […]
Kafasını dinlemek, kendi köşelerinde sessiz yaşamak isteyenler; gürültülü, patırtılı işlerle ilgilenmez; böyle görevler almazlar. İngilizce: The gain, which doesn’t require […]
Kafasını dinlemek, kendi köşelerinde sessiz yaşamak isteyenler; gürültülü, patırtılı işlerle ilgilenmez; böyle görevler almazlar. İngilizce: The gain that doesn’t require […]
Güneşin insan sağlığı açısından önemi tartışma götürmez. Güneşin girmediği yerlerde mikropların daha çabuk çoğaldığı, güneş yüzü görmeyen insanların da daha […]
Açıkça meydana çıkmış, hemen herkesin bildiği gerçeği inkâr etmek, gizlemeye çalışmak, yalan dolanla değiştirmeye yeltenmek mümkün değildir. Buna güç yetirecek […]
Kılık kıyafetimizi ve başka durumlarımızı zamanın koşullarına uydurmalıyız. İngilizce: You have to dress fur for the day.
Bir şey gerekmediği zaman harcayan, gerektiği zaman bulamaz. İngilizce: He won’t find the candle-lit night of the day.
Bir şey gerekmediği zaman harcayan, gerektiği zaman bulamaz. İngilizce: He can’t find the night of the day with a candle-lit […]
İngilizce: Dates eaten during the day scratch your stomach at night.
Gündüz yağmur yağar, gece hava açık olursa o yıl bereketsiz olur. Kadın dırdır eder de erkek susarsa o evde dirlik […]
İngilizce: There is because the day is night.
İşlerini en uygun ve en güvenli zamanda yap. İngilizce: Take your dave home while there’s days.