İtin gönlüne kalsa günde bir leş yer.
Tamahkar kişi doymak bilmez. Gözü hep daha çok kazançtadır. İngilizce: If it’s up to you, it’s a scavengers a day.
Tamahkar kişi doymak bilmez. Gözü hep daha çok kazançtadır. İngilizce: If it’s up to you, it’s a scavengers a day.
Kişi doğduğu yerde kazanç sağlayamazsa, kazanç sağlayabileceği bir yere göçer; orayı yurt edinir. Doğduğu yerden çok burasını benimser. İngilizce: Man’s […]
Toprağın her kesimi ayrı ayrı nitelikler taşıdığı gibi, insanlar da küme küme ve tek tek birbirlerinden ayrı nitelikler taşırlar. İngilizce: […]
Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler. İngilizce: What rains from the sky so that it does not accept a place?
Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler. İngilizce: What rained from the sky, and he did not accept the earth?
İngilizce: If the place you’re going is blind, close your eyes and look.
Ulaşıp yanına varamadığımız, kendisinden yararlanamadığımız yer bizim olsa ne olur? Bizim dediğimiz yer, elimizde bizzat tutup kendisinden yararlandığımız yer olmalıdır. […]
Ulaşıp yanına varamadığımız, kendisinden yararlanamadığımız yer bizim olsa ne olur? Bizim dediğimiz yer, elimizde bizzat tutup kendisinden yararlandığımız yer olmalıdır. […]
Birçok kişinin katılmasıyla yapılan işin en büyük sorumlusu başkanlardır. Cezayı o çeker. İngilizce: The gavel eats the head pile.
Bir kimseye çok özlediği halde elde edemediği bir şey ister misin diye sorulur mu? İngilizce: Fox: Do you eat chicken […]
Bir kişi, ne kadar kendi havasında yaşarsa yaşasın, istediği işi yaparsa yapsın, sonunda, bağlı bulunduğu çevreye ve işe dönmek zorunda […]
Konuk, ev sahibinin kendisini çok şeylerle ağırlamasını bekleyebilir. Ama ev sahibi ona ancak evinde bulunanı ikram eder. Bir yere konuk […]
Türkler inanırlar ki konuk, ev sahibine fazla bir gider yüklemez. Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev […]
Türkler inanırlar ki konuk, ev sahibine fazla bir gider yüklemez. Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev […]
Kişi, çevresindekilerle geçinebilmek için bir dereceye kadar onlara uymak zorundadır. Zaman sana uymazsa sen zamana uy. İngilizce: If you’re blind, […]
Kişi, görünüşüne göre değil, yaradılış özelliğine ve yeteneğine göre iş yapar. İngilizce: The falcon is small, eats meat; Camel is […]
Ana, baba çocuklarının eğitimine çok önem vermeli, gerekirse onu dövmelidir. İlke şudur: Çocuk ölürse iyi anılmalı, yaşarsa beğenilir bir kişi […]
Eylemiyle bir düzene zarar veren kişi ağır biçimde cezalandırılır. İngilizce: The cupmaker gets countless beatings that scare his mule.
Önemli olan kızına iyi bir yuva kurmaktır. İngilizce: Look for a place for your daughter, not to call your son […]
İngilizce: The boy eats, goes to the game, the shepherd goes to the bay.