Atasozu.org

"yer hakkındaki atasözleri" ile ilgili atasözü sonuçları

İtin gönlüne kalsa günde bir leş yer.

Tamahkar kişi doymak bilmez. Gözü hep daha çok kazançtadır. İngilizce: If it’s up to you, it’s a scavengers a day.

İnsanın vatanı doğduğu yer değil, doyduğu yerdir.

Kişi doğduğu yerde kazanç sağlayamazsa, kazanç sağlayabileceği bir yere göçer; orayı yurt edinir. Doğduğu yerden çok burasını benimser. İngilizce: Man’s […]

İnsan çeşit çeşit, yer damar damar.

Toprağın her kesimi ayrı ayrı nitelikler taşıdığı gibi, insanlar da küme küme ve tek tek birbirlerinden ayrı nitelikler taşırlar. İngilizce: […]

Gökten ne yağar ki yer kabul etmesin?

Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler. İngilizce: What rains from the sky so that it does not accept a place?

Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi?

Büyüklerden gelen şeyleri küçükler geri çeviremezler. İngilizce: What rained from the sky, and he did not accept the earth?

Gittiğin yer kör ise, gözünü yum da bak.

İngilizce: If the place you’re going is blind, close your eyes and look.

Gidilmeyen yer senin olmaz.

Ulaşıp yanına varamadığımız, kendisinden yararlanamadığımız yer bizim olsa ne olur? Bizim dediğimiz yer, elimizde bizzat tutup kendisinden yararlandığımız yer olmalıdır. […]

Gidilmeyen yer senin değildir.

Ulaşıp yanına varamadığımız, kendisinden yararlanamadığımız yer bizim olsa ne olur? Bizim dediğimiz yer, elimizde bizzat tutup kendisinden yararlandığımız yer olmalıdır. […]

Tokmağı baş kazık yer.

Birçok kişinin katılmasıyla yapılan işin en büyük sorumlusu başkanlardır. Cezayı o çeker. İngilizce: The gavel eats the head pile.

Tilkiye: tavuk kebabı yer misin? demişler; adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş.

Bir kimseye çok özlediği halde elde edemediği bir şey ister misin diye sorulur mu? İngilizce: Fox: Do you eat chicken […]

Tilkinin gezip dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkanıdır.

Bir kişi, ne kadar kendi havasında yaşarsa yaşasın, istediği işi yaparsa yapsın, sonunda, bağlı bulunduğu çevreye ve işe dönmek zorunda […]

Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.

Konuk, ev sahibinin kendisini çok şeylerle ağırlamasını bekleyebilir. Ama ev sahibi ona ancak evinde bulunanı ikram eder. Bir yere konuk […]

Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu evde bırakır.

Türkler inanırlar ki konuk, ev sahibine fazla bir gider yüklemez. Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev […]

Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır.

Türkler inanırlar ki konuk, ev sahibine fazla bir gider yüklemez. Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev […]

Vardığın yer körse gözünü kapa.

Kişi, çevresindekilerle geçinebilmek için bir dereceye kadar onlara uymak zorundadır. Zaman sana uymazsa sen zamana uy. İngilizce: If you’re blind, […]

Şahin küçük, et yer; deve büyük, ot yer.

Kişi, görünüşüne göre değil, yaradılış özelliğine ve yeteneğine göre iş yapar. İngilizce: The falcon is small, eats meat; Camel is […]

Ölürse yer beğensin, kalırsa el beğensin.

Ana, baba çocuklarının eğitimine çok önem vermeli, gerekirse onu dövmelidir. İlke şudur: Çocuk ölürse iyi anılmalı, yaşarsa beğenilir bir kişi […]

Fincancı katırını ürküten sayısız dayak yer.

Eylemiyle bir düzene zarar veren kişi ağır biçimde cezalandırılır. İngilizce: The cupmaker gets countless beatings that scare his mule.

Oğluna kız arayacağına, kızına yer ara.

Önemli olan kızına iyi bir yuva kurmaktır. İngilizce: Look for a place for your daughter, not to call your son […]

Oğlan yer oyuna gider, çoban yer koyuna gider.

İngilizce: The boy eats, goes to the game, the shepherd goes to the bay.