Gideceğin Antep, yiyeceğin pekmez.
Böyle bir yol tutanın elde edebileceği şey peşin olarak söylenebilir. İngilizce: You’re going to go to Antep, your food is […]
Böyle bir yol tutanın elde edebileceği şey peşin olarak söylenebilir. İngilizce: You’re going to go to Antep, your food is […]
İngilizce: He cooks his rich halva of honey, and he can’t find molasses for a squeaky derman.
Çanakta balın olsun, Yemen’den (Bağdat’tan) arı gelir. İngilizce: You’ve got goods like molasses, flies come from Antioch.