Bir işten olumlu sonuç bekleniyorsa zamanında yapılmalıdır. Çünkü gerekli şartlar ve elverişli ortam o zamandadır. Bu bakımdan bir işi zamanından […]
İngilizce: There’s a truth under every joke.
Herkes biraz özveride bulunsa bir yoksul perişanlıktan kurtulur. İngilizce: If they pull a wire out of every beard, they’ll have […]
Her insanın talihi, kaderi bir değildir. Bu bakımdan kazançlarının farklı olması da doğaldır. Bir işte kişiler aynı çabayı gösterseler, aynı […]
Her güç işi çözecek bir yol vardır. İngilizce: Every door has a key.
Olup biten bir işi -başka biçime sokmak elimizde olmadığına göre- hayra yormak gerekir. Bu, insanı kötümserlikten kurtarır. İngilizce: There’s a […]
Hayatın akışında hiçbir durum olduğu gibi kalmaz. Olumlu, olumsuzu, iyi, kötüyü, yükselme, alçalmayı; başarı, başarısızlığı kovalar. Bunun tersi de kaçınılmazdır. […]
Kusursuz güzel olmaz. İngilizce: Every beauty has a flaw.
İngilizce: Every day has a night.
Sakıncalı işlerle uğraşan kimse, günün birinde tehlikenin kurbanı olur. İngilizce: Every day in the countryside, one day he stops by […]
Gün güne uymaz. İngilizce: Not every day.
Herkesin kendine göre yüksek bir emeli vardır. Hoşlandığı, sevdiği, kavuşmak istediği bu emeli devamlı gönlünde taşır, onun özlemiyle yaşar. İngilizce: […]
Her zalimden toplumu kurtaracak, zalime yaptıklarının hesabını soracak bir kurtarıcı mutlaka çıkacaktır. İngilizce: Every Pharaoh has a Moses.
Kişi her yanlış davranışın acı sonucundan bir ders alır. İngilizce: Every fall is a learning.
Çeşitli işler, çeşit çeşit yetenekli kişilerle başarılabilir. Herkes aynı şeyi bilse ve yapabilseydi, geri kalan işleri yapacak kimse bulunmazdı. İngilizce: […]
Bk. “Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.” İngilizce: It’s a pinch of weed that’s killing the animal.
Bir kimseye karşı sevgimizi göstermek için sunduğumuz armağanın değeri pahalı olmasında değil, duygumuzu taşımasındadır. İngilizce: Don’t remember, an apple.
Bir toplulukta, bir uğraşı alanında ayrık niteliği bulunan bir öğe hoş karşılanır. Buna benzer başka bir öğe iyi karşılanmaz. İngilizce: […]
Zamanımızda, görevini iyi yapanla kötüye kullanan arasında bir fark gözetilmemektedir. İngilizce: It’s the one that brings the water, and it’s […]
İnsan, bildiği konu üzerinde konuşmalı; bilmediği konuda ağız açmamalıdır. İngilizce: If you know the word, tell them to believe. Don’t […]