Zenginin kağnısı dağdan aşar, fakirin eşeği düz yolda şaşar.
İngilizce: The rich man’s khan crosses the mountain, and the donkey of the poor is stunned on the straight road.
İngilizce: The rich man’s khan crosses the mountain, and the donkey of the poor is stunned on the straight road.
Varlıklı kişi, bu dünyada gönlünce yaşar. İbadet sayılan, yoksullara, hayır işlerine yardımlarıyla da öbür dünya rahatını sağlar. İngilizce: Both worlds […]
Paralı kişi, kısır sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur. İngilizce: Even the rich man’s rooster lays eggs.
İngilizce: The heart of the rich is possible, the poor will die.
Zengin ne giyse, ne yese, ne yapsa en pahalısını yeğlemiş sanılır. İngilizce: The rich’s printing looks silky.
Para, kimi kişileri gösterişe ve budalaca savurganlığa sürükler. İngilizce: The rich man wears fur on a summer’s day.
İngilizce: The shame of the rich, the disease of the fukara does not occur.
Fakirle evliliğin, ev idaresi açısından kadın yönünden olumlu yönü de olabileceğin vurgu yapılmaktadır. İngilizce: Instead of getting rich and turning […]
Fakirle evliliğin, ev idaresi açısından kadın yönünden olumlu yönü de olabileceğine vurgu yapılmaktadır. İngilizce: Instead of getting rich and turning […]
İngilizce: Touch the rich, don’t squeal.
İngilizce: A spark for the rich, a pimple for the good.
İngilizce: He cooks his rich halva of honey, and he can’t find molasses for a squeaky derman.
İngilizce: The rich cross the mountains, amaze the road that doesn’t exist.
İngilizce: A rich man is a self-sufficient man.