Şaşkın ördek başını bırakır, kıçından dalar.
Ne yaptığını bilmeyen kişi, işi tersinden yürütmeye kalkar. İngilizce: The confused duck leaves his head, dives out of his ass.
Ne yaptığını bilmeyen kişi, işi tersinden yürütmeye kalkar. İngilizce: The confused duck leaves his head, dives out of his ass.
Misafiri ağırlamak ev sahibine düşer. Ama şaşkın misafir bunun tersini yapar. Başkasının görev ve yetkilerini üzerine alan böyle ahmaklar başka […]
Sonradan azan kişi, eskiden beri yolunu şaşırmış kimseden daha azgın olur. İngilizce: Spoiling vinegar from the wine is sharp.
İngilizce: The one with the hat tight, my head thinks it’s big.
Görünüşte birbirine benzeyen öyle şeyler vardır ki nitelikleri birbirinden çok ayrıdır. Dış görünüşleri bakımından kimi nesne ve varlıklar birbirlerinin aynı […]
Şaka sürüp gittikçe tatsızlaşır, kırıcı olur, dostluğu bozar. El veya dil ile yapılan şakadan, eninde sonunda hoş olmayan bir durum […]
Yüce amaçlar peşinde koşan ve kendini ona lâyık gören kimseler küçük, önemsiz, değersiz şeylerin ardına düşüp de vakit geçirmezler. İngilizce: […]
Küçük olmak, güçsüz olmak demek değildir. Öyle küçükler vardır ki kendilerinden büyük olandan daha güçlüdürler. İngilizce: The falcon is small, […]
Kişi, görünüşüne göre değil, yaradılış özelliğine ve yeteneğine göre iş yapar. İngilizce: The falcon is small, eats meat; Camel is […]
Küçük şeyleri elde etmek için yeterli olan araçla, büyük şeyler elde edilemez. İngilizce: Hawks and camels don’t hunt.